30 Ekim 2016 Pazar

Başınıza gelen kötü olaylar

Başınıza gelen kötü olayların azlığı değil, kötü olaylarla başa çıkma beceriniz sizi büyük yapar. İnsan aştığı engeller kadar büyüktür. Eğer sizi durduracak bir engelle karşılaşmışsanız, bir duvara çarpmışanız, ne kadar erken toparlanırsanız ve hayata kaldığınız yerden devam ederseniz o kadar kardasınız. Hayata küskün kalmayın! Bu sadece zaman kaybıdır ve hayata geç kalırsınız.



Kimse mükemmel değil. Sözlerinizin, davranışlarınızın, tepkilerinizin mükemmel olmasını beklemeyin. İdealleştirdiğiniz insanlar da benzer hataları yapar. Hata yapmanız birşeyler yapmak için çabaladığınızı gösterir, gerekli bile denebilir. 

Bir insan ne istediğini ne kadar net bilirse o kadar net kararlar alabilir. Hedefleriniz ne kadar net olursa, başınıza gelen kötü olaylardan o kadar az etkilenir, çabuk toparlanırsınız. Kararlarınızı alırken kalbinizi dinlemeyi unutmayın. Yürüdüğünüz yolun kalbi olmalı, kalbi olmayan yolu terk edin. 

Son olarak ilham verici bir söz: "İnsan zihni yeni bir fikre uzandığında bir daha eski boyutlarına dönmez." Oliver Holmes

Mutlu bir pazar günü olsun 🙏❤

27 Ekim 2016 Perşembe

Dünyadan Yansıyan Güneş Işığı (Earthshine) Nedir?


Yukarıda, ayın hilal evresi ve Merkür'ün 29 Eylül 2016 sabah saatlerinde kavuşumu fotoğraflanmıştır. Sol yukarda bulunan Merkür, Ay'a göre derecenin onda yedisi (yaklaşık bir buçuk ay çapı) uzaklıkta ve hilalin yukarısındaki bölge hilale göre sadece yüzde 2 aydınlıktır. Yine de 2.5 saniyelik bir pozlama, tüm ay diski üzerindeki detayları ortaya çıkarır. Leonardo Da Vinci, parlak olmayan bölgede oluşan bu loş aydınlığın (hilal evresinde) dünyadan yansıyıp aya ulaşan güneş ışığı (earthshine) olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü Dünya'nın parlaklığı (albedo), bulut örtüsünün, kar örtüsünün veya diğer faktörlerin yoğunluğunun yüzdesine bağlı olarak az oranda değişir. Hem kar hem de bulut örtüsünün kışın yoğun olduğu Kuzey Yarıküre'de, ilkbahar aylarının başlarında genel olarak biraz daha parlak olur. 

Jüpiter ve Hilal kavuşumunu 28 Ekim sabahı, yani yarın sabah, siz de gözlemleyebilirsiniz.


Kaynak: http://epod.usra.edu/blog/2016/10/earthshine-crescent-moon-and-mercury.html

Yeteneğimizi Sergilemekte Cesur Olmak

Günlük doz kişisel gelişim dersimizi alalım hep beraber :)

'Yeteneksiz ama atak' olmak değil, yeteneğimizi sergilemede cesur olmak gerekir. Birinci görevimiz yetenekli olmak ya da neye yeteneğimiz olduğunu keşfetmek, ikinci görevimiz yeteneğimizi sergilerken çevrenin 'yapamazsın'larından ve denemelerimizin sonuçsuzluğundan etkilenmemektir.



Sınırlayıcı telkinlere karşı bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak:
  • Dış referanslı değil iç referanslı olmak, çevrenin olumsuz sözlerinden etkilenmemek.
  • Elinde başaracağına dair yeterli kanıt olmasa da, kaybetme ihtimali kazanma ihtimalinden fazla gibi görünse de, hayalleri için tutkuyla çalışmak.
  • Binbir zorlukla aşılan engelden hemen sonra yeni bir engelle karşılaşıldığında hemen yılmamak.
  • Kendi iç motivasyonunu yok edecek iç konuşmaları fazla yapmamak ya da bunu yaptığını fark ettiğinde kısa kesmek.
  • Hak ettiğini alamasa da mesleğini yaparken elinden gelenin en iyisini yapmaya devam etmek. "Ne kadar para o kadar köfte" anlayışıyla iş yapmamak. İşinin kalitesini maaşının karşılığı değil, kişiliğinin ifadesi olarak görmek.
  • İçinde bir gün bir şekilde istediği yere geleceğine dair -bazen zayıflasa da- güçlü bir his taşımak. Kendisinin özel biri olduğunu düşünmek. Kendine başarısızlığı yakıştıramamak.
  • Kendini kanıtlamaktan, meydan okumaktan hoşlanmak. Ünvan maçlarından ve ölçülebilir sonuçlardan kaçmamak. Performans değerlendirmesinden korkmamak.

Kaynak: Mümin Sekman - Herşey Seninle Başlar
Resim kaynağı: http://qha.com.ua/tr/spor/kirimli-jimnastikci-dunya-kupasi-nda-uc-madalya-kazandi/146602/

26 Ekim 2016 Çarşamba

Başardılar Çünkü Başaramayacaklarını Bilmiyorlardı!

"Tembel ama zeki bir öğrencinin ünlü hikayesini bilirsiniz. Kahramanımız matematiği sevmez ve ders sırasında uyumaktadır. Teneffüs zili çalar ve bizimki uyanır. Tahtada gördüğü matematik problemini ev ödevi sanarak defterine geçirir.

Eve döndüğünde günlerce uğraşır ama soruyu çözemez. Sonunda hırs yapar. Tekrar tekrar dener ama çözemez. En sonunda her nasılsa soruyu çözer. Bir sonraki matematik dersinde, öğretmenine ev ödevini gösterip cevabını kontrol etmesini ister. Öğretmen şok olur. Çünkü öğretmenin bir önceki gün tahtaya yazdığı soru, matematik tarihinde çözülememiş soruları anlatırken örnek verdiği, cevabı şimdiye kadar bulunamayan sorulardan biridir.

Öğrenci o sorunun şimdiye kadar çözülemediğini bilmediği için defalarca denemiş, sonunda çözebilmiştir. Kahramanımız büyük bir iş başarmıştır, çünkü o işin 'başarılamayacağını' duymamıştır. Bazı şeyleri bilmemesinden aldığı cesaretle başarılı olmuştur.

Diğer öğrencilere gelince onlar çözülemeyeceğini bildiklerinden, onlar 'mantıklı' ve 'gerçekçi' hareket etmiş, çözmek için hiçbir şey yapmamışlardır. 

Bilgi güçtür ama bazen bilgi insanın gücünü sınırlandırır. 'Öğretilmiş' çaresizlik derslerini almayı reddeden insanlar, neyi başaramayacaklarını bilmeden büyürler. Girişteki öyküde olduğu gibi en büyük işleri de çoğu kez bunlar başarırlar. 

Öğretilmiş çaresizlik ve kaybetme kültürünün egemen olduğu bir toplumda yaşadığımız için, genellikle çevremizdekilerin, "Yapamazsın" dediklerini yaparak başarılı oluruz. İnsan kendi iç akışıyla ilerlemeyi öğrenmeli. Çevren yapamayacağını söylüyorsa, içinden ve dışından daha inançla, daha ısrarla, daha yüksek sesle yapabileceğini söyle."


Kaynak: Mümin Sekman - Herşey Seninle Başlar
Resim kaynağı: http://alternatifanne.com/cocugum-zeki-ama-tembel-diyorsaniz-dikkatli-olun/

25 Ekim 2016 Salı

Özgüven Bulaşıcıdır

Bilgisayar programlama dersinde sıkılıp, tam anlamamaktan kaynaklanan biraz bir çaresizlik hissi oluşunca böyle bir yazı yazmak istedim. Hem dinlenme, hem de zor bir iş yapmanın yarattığı bu hissiyatı zaman zaman yaşayanları rahatlatmak için birebir.

"Özgüven ya da güvensizlik bulaşıcıdır. Özgüveni yüksek insanlarla birlikte yaşadıkça hayatı onlar gibi algılamayı öğrenirsiniz. 'Kaygıyayar' insanlarla yaşarsanız, size korku merkezli yaşamayı öğretirler. Arkadaş seçiminizi bir de bu kriterle değerlendirmeye ne dersiniz?

Hayatta çocukluğunuza dönüp her şeyi yeni baştan yaşamaktan daha güzel olan bir tek şey vardır, çocukluk hayallerinizi bugün yaşamak. 


Kendine güvenmenin ötesinde birşey vardır, kendini bilmek! Profesyonel test teknikleriyle neyi yapabilip neyi yapamayacağını, bilgi ve beceri tabanını, kişilik eğilimlerini, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekten bahsediyorum. Kendi gerçeğinizi ne kadar iyi tesbit ederseniz, kendini kartal sanan tavuk ya da kendini tavuk sanan kartal olma ihtimaliniz o kadar azalır. Herkes kendini bilmeli, kendini bulmalı, kendi olmalı. Kendi biricik becerisini keşfetmeli. Kendiniz hakkında bilginiz ne kadar azsa, kendinizi olduğunuzdan farklı sanma ihtimaliniz o kadar yüksek olur. Kendinizi iyi öğrenin!

Üç limitimiz var; gerçekte yapabileceğimiz, yaptığımız ve yapabileceğimize inandığımız.

1. Yapabileceklerinizin limitini eğitim(bilgi) ve yetenek seviyemiz belirliyor.
2. Yapabileceğimize inandıklarımızın limitini özgüvenimiz ve hayal gücümüz belirliyor.
3. Yaptıklarımızın (mevcut sonuçlarımızın) düzeyini ise motivasyon seviyemiz belirliyor.

Size bir hayat sloganı teklif edeceğim. Sizin başarısız olacağınızı düşünen insanları görüp cesaretiniz kırıldığında içinizden şunu tekrarlayın: "En iyisini daha görmediler!" Gururla ve çekinmeden, bu sözü içinizden birkaç defa tekrarlayabilirsiniz. 

Gerçekten de öyle, onlar sizin en iyi halinizi daha görmediler. Hatta belki siz bile görmediniz! Yapabileceğinizin en iyisini daha yapmadınız. Sizde yaptıklarınızdan daha fazlası var. İnsan mevcut sonuçlarından daha büyüktür. Kesinlikle her insan daha iyisini yapabilir, daha iyi bir yerde olabilir.

Yanlız bunu söylemekle yetinmeyin, gösterin onlara!"

Yaptığınız her işi daha iyiye taşımanız dileğiyle...



Kaynak: Mümin Sekman - Herşey Seninle Başlar
Resim kaynağı:  http://comicvine.gamespot.com/forums/battles-7/superman-vs-guardians-of-the-universe-1532563/

14 Ekim 2016 Cuma

Başarı Başınıza Gelebilecek En Güzel Şeydir

Bu gidişle Mümin Sekman'ın Herşey Seninle Başlar Kitabı'nın büyük bir kısmını burada okuyabileceksiniz :) Altını çizdiğim o kadar çok yer var ki, nereden başlayıp neleri aktarayım diye seçmekte zorlanıyorum. Her bölüm bittiğinde yazmak istediğim bir sürü şey birikiyor. Konuların düzgün ifadesi ve hedefi 12'den vurması bunun en önemli sebeplerinden. Sıkmadan can alıcı yerleri yazmak için kimi zaman cümle cümle gideceğim, kimi zaman da daha uzun olarak yazacağım. Rahatlayın, arkanıza yaslanın, kahvenizi yudumlarken başlayın okumaya...

Resim: http://felsefecim.com/basarisozler.html

Ne kadar başarılı olursanız, o kadar özgür olursunuz
Başarının getirdiği en büyük armağanlardan birisi de kişisel özgürlüktür. Sevmediği insanlara katlanmak zorunda kalmamak da bu özgürlüğe dahildir. Başarı başarıyı çeker. Zor ve önemli olan ilk başarıdır.

Kötü insanlardan intikam almanın en güçlü ve en zekice yolu başarılı olmaktır. Çoğumuz başarılı olmak için acı çekmiyoruz, acı çektiğimiz için başarılı oluyoruz. Her başarılı insanın içinde, dışarıdan görülmeyen bazı yaralar vardır. En görkemli başarılar, yüreği yaralı insanlardan çıkar. "Her büyük başarı, yanan bir yüreğin hikayesidir."

Başarının sadece kendimize faydası yoktur. Başarı, insanlara yardım imkanı da verir. Sizde olmayanı başkasına veremezsiniz.

Doğa yasasısıdır; daima yüzünüzü döndüğünüz yönde ilerlersiniz!

Zirvelerin tanrısı, huzur değil hareket, saadet değil görkem, samimiyet değil profesyonellik ister. 

Başarı, çok ve sık gülmek; çocukların sevgisini ve akıllı insanların saygısını kazanmak; içtenlikli eleştirilerin kıymetini anlamak ve kötü arkadaşların yoldan çıkarma girişimlerine dayanabilmek; güzeli anlamak; başkalarında en iyiyi bulmak; sağlıklı bir çocukla, güzel bir bahçe ya da saygın bir sosyal durumla biraz daha iyi bir dünya bırakabilmek; hatta bir tek kişi bile olsa, birilerinin siz yaşadığınız için daha rahat nefes aldığını bilmektir.

13 Ekim 2016 Perşembe

Başarı basamaklarını tırmanırken sonucun gelmesi gecikince ne yapmalı?

Mümin Sekman'ın Herşey Seninle Başlar kitabında benim attığım başlığa benzer bir bölüm var. "Tırnaklarıyla kazıyıp bir yere geldi" dediğimiz kişilerden biri de benim. Harita Mühendisi'yim ve Uzaktan Algılama üzerine uzmanlaşmak için olmadık yollardan geçtim. Mezun olduktan yıllar sonra yüksek lisansımı tamamlayabildim. Çünkü İstanbul'dan Antalya'ya taşınmıştım ve ders dönemim bittikten sonra herşey yarım kaldı. Babamla bir firma kurup çalışmaya başladıktan yıllar sonra Akdeniz Üniversitesi'nde başka bir bölümde konuyla ilgili bir hoca yardımcı danışmanım oldu ve ben yüksek mühendis oldum. Tez çalışmamı yaparken bana burada ençok yardımcı olan hocayla çalışmak için Yrd. Doç. olmasını bekledim sonra birkaç yıl... Harita Mühendisliği Akdeniz Üniversitesi'nde yoktu ve ben bu hocamın peşinden Ziraat Fakültesinde doktoraya başladım. Babamın işi de tarım üzerineydi aslında çok ideal bir kombinasyondu ama bilimsel hazırlığı tamamlamak için 2 yıl lisans dersleri aldım. Tam ders dönemim bitti, hocam başka bir bölümden teklif aldı, Uzay bilimleri ve teknolojileri  bölümünde bölüm başkanı oldu. Yeni bir bölüm olduğu için ben geçiş yapamadım ve bulunduğum fakültede doktora yeterlilik sınavına girdim ve geçtim. Bu arada hocam 1 sene Amerika'da kaldı, dönünce doktora programı açılmıştı ve ben nihai bölmüme geçiş yaptım. Benden tekrar bilimsel hazırlık istediler, 1 sene lisans düzeyinde uzay fiziği ve teknolojileri konularında dersler aldım. Şimdi tekrar doktora yeterlilik sınavna gireceğim! Akranlarım Doç. oldu benim daha tezimi yapıp mezun olamama 2.5 yıl var!

Oh içimi döktüm ama şimdi kitaba gelelim...

uzaktan algılama ile ilgili görsel sonucu

"Başarılı olmayı sonuç almakla ölçmek doğrudur ama sürekli iki gözü sonuçta yaşamak doğru değildir. Zararı ise maraton tipi başarılarda, uzun süre sonuç görmese de kararlı bir şekilde çalışmak gerektiğinde, sabırsız kişilerin pes etmesine neden olmasıdır. İkinci zararı ise iyi oynadığı için kazanan kişiler yerine, sadece kazanmak için oynayan lejyoner ruhlu insanlar yaratabilmesidir.
    Genç çekirge yaşlı karate hocasına sorar:
    - Ne kadar sürede sizin seviyenize gelirim?
    - 10 yıl!
    - İki katı çalışırsam?
    - 20 yıl!
    - Üç katı çalışırsam?
    - 30 yılda!
    - Ne kadar çok çalışırsam, süre o kadar uzuyor, bu nasıl iş hocam?
    - Sen gözünü sonuca dikmişsin. İnsanın gözü bu kadar sonuçta olunca, önünü görmesi için tek gözü kalıyor!"

"Diktiğin fidanın kök tutup tutmadığını görmek için her gün yerinden sökersen, hiçbir zaman kök tutmazlar!"

"Başarı yolunda giderken bazen tembellik etmeden sabırla beklemeyi bilmelisiniz. En hırslandığınız anda, şartlar sonuç almaya uygun değilse, doğru zamanı beklemek için içinizdeki frenlere basabilmelisiniz. Tutkunuzu kaybetmeden kendinizi 'rölantiye' alabilmelisiniz. Bazen de yaptıklarınızın herhangi bir sonucunu göremeseniz de elinizden gelenin en iyisini yapmaya devam etmelisiniz. En görkemli başarılar, elde kanıt olmadan bir büyük rüyanın peşinde tutkuyla yürüyenlerin yaptıklarıdır.

Ben hiçbir tutkulu çabanın karşılıksız kalmayacağına, büyük başarı için uzun süre sonuç görülmese de tutkuyla çalışmak gerektiğine inanlardanım. Ne demek istediğimi Jacobs Riss'in bir metaforu çok iyi anlatıyor: "Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüzbirinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir."

5 Ekim 2016 Çarşamba

Rosemary-Citrus Punch ve Roches

Öncelikle bu ikisi beraber iyi gidiyor söyleyeyim. Bunları dün yaptım ve fotoğraflarını çekmedim diye çekince yayınlayayım diyordum ama webden bulduğum fotoğraflarla da yayınlayabilirim, sorun yok. Taze taze yaptım, tarifleri de taze taze gelsin 😊

Rosemary-Citrus punch tarifi Martha Steward'ın web sayfasından. Ben kendime göre uyarladığım tarifi vereceğim; çok lezzetli oldu, beğenildi. Ayrıca vitamin deposu 😉

Rosemary-Citrus Punch
2 bardak

1/2 lt portakal ve nar suyu karışımı (Ben bunu dışarıda, bir büfede sıktırdım. Tatlı olsun diye portakalı daha fazla olsun dedim, damak zevkinize göre oranlar değişebilir)
1-2 dal biberiye
1 kahve fincanından az cin (bu oran da damak zevkinize göre değişebilir)

Biberiyeyi yıkadıktan sonra dalı küçük parçalara ayırıp bir su bardağına koyun üzerine bardağın yarısı kadar kaynar su koyup soğuyana kadar bekletin. İçeceğin soğuk olması için cini ve meyve suyunu dolapta bekletin. Su soğuduktan sonra, süzün ve tüm malzemeleri bir sürahide karıştırın.

Afiyet olsun...
Resim: http://www.marthastewartweddings.com/319776/rosemary-citrus-punch

Roches

2 tane kare çikolata (80+80=160 gr) isteğinize göre bitter veya sütlü seçebilirsiniz. Ben birini bitter, diğerini de sütlü aldım.
80 gr badem
1 avuç iç antep fıstığı
Ceviz (isteğe bağlı, koymak istiyorsanız bademi azaltın)
Küçük yağlı kağıt (mini muffin kağıtları)


Bademleri ikiye kesin. Çikolatayı benmaride eritin. Kuruyemişlerle karıştırın. Küçük yağlı kağıtlara birer kaşık paylaştırıp üzerine şekilsizce dökün. Tepsiyi biraz soğukça bir odada 18-22 derecede soğutun ve direkt güneş ışığına maruz bırakmayın. Soğuduktan sonra küçük yağlı kağıtlarla servis edin.

Afiyet olsun...

Resim: http://pastaci.blogspot.com.tr/2006/03/en-sevdiim-el-yapimi-ikolata-roches.html

her şey seninle başlar

Mümin Sekman'ın sahaftan aldığım bu kitabı, beklemediğim kadar beni sardı. Haftasonu çıktığım gezide bile manzara seyretmek yerine bu kitaba daldım. O kadar dolu dolu geldi ki yarısına geldiğimde ben bunu bloğa yorumlayayım, bitirince tekrar yazarım dedim.   


Kitabın ilk sayfasından güzel bir alıntı: 
"Dünyada değişiklik yapmakta başarılı olanlar, değişikliğe kendilerinden başlayanlardır." 
Bernard Shaw

Daha sonra altını çize çize okumaya başladım. Hepsini paylaşırsam çok gelir buraya ama en can alıcı kısımlarını aktarmaya çalışacağım. 

"İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır." *** "Amacımız, imkansızı mümkün, mümkünü kolay, kolayı da zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmaktır." *** "Her sabah dünya yeniden kurulur! Her sabah şartlar yeniden oluşur. Her gece kader ihtimalleri yeniden düzenler. Dün olmayan bugün olabilir hale gelir, bugün olabilen yarın olamayabilir. Her gün ihtimallere 'yoklama çekmek' gerekir. Bildiklerinizin son kullanma tarihine, en az marketten aldığınız süt kadar dikkat edin lütfen"*** "Sınırsız sayıda denemeyi göze alabildikten sonra, başaramayacağınız şey sayısı çok azdır" *** "Uzun vadede hiçbir şey yapmamanın kaybettirdikleri, birşeyler yaparak kaybetmekten çoğu kez daha fazladır. Özellikle de kaybedecek fazla şeyi olmayanlar için!" *** "Bir sorun onun üretildiği andaki zihin düzeyinde kalınarak çözülemez" Einstein *** "İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkar", "İnsanlar sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten çekindiği için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten ürktüğü için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, dolu dolu yaşamadığı için." ***

Bu güzel cümleler kitabın ilk kısmını özetliyor, devamında ise Öğrenilmiş Çaresizlik ten bahsediliyor. Bu kısım farkındalık açısından gerçekten çok yerinde, çünkü bilerek ya da bilmeyerek Türk milleti olarak öğrenilmiş çaresizlikten muzdaribiz. Sanırım bu biraz da kırılgan ve gururlu yapımızdan kaynaklanıyor. "Öğrenilmiş çaresizlik üç şeyi zayıflatır: Akıl, istekler ve duygular! Öğrenilmiş çaresizlik insanlarda üç önemli yetersizliğe (veya bozukluğa) neden olur: Motivasyonel zayıflama, entellektüel zayıflama ve duygusal zayıflama. Öğrenilmiş çaresizlik üzerine hayvanlar ve insanlar üzerine deneyler yapılmış. Genellikle hayvan ve insan davranışı aynı. Belli bir kalıp düşünceyi benimseyen kişi şartlar değişse bile eski mücadelesini vermiyor. Çünkü daha önce verdiği çabalar sonuçsuz kalmış. 

Bir Doğu toplumu olarak biz 'Gizli Öğrenme' yoluyla da çaresizlik yaşıyoruz. Açık öğrenme 'ne öğrendiğinin farkında olarak' yaşanan öğrenmedir. Derste ne öğrendiğimizi bilerek birşeyler öğreniriz. Oysa gizli öğrenme, bir arkadaş sohbetinde, bir film izlerken, birşey öğrendiğimizin farkında olmadan yaşadığımız öğrenmedir. Başarısızlık genellikle gizli öğrenme yoluyla öğrenilir. 

"Sözün özü, Doğu toplumlarında çaresizlik ve atalet genellikle deneye yanıla öğrenilmez; evde anne babadan, okulda öğretmeninden, kışlada komutandan, camide din adamlarından, sohbette en yakın arkadaştan öğrenilir."

Bununla ilgili şartlanmaları kırmanın yollarından da bahsedilmiş kitapta. Alıp okumak gözlerinizin açılmasına sebep oluyor, tavsiye ederim...