31 Ağustos 2016 Çarşamba

Sarısu Plajı ve Piknik Alanı

Geçen pazar oturduğumuz semtin tam aksi istikamette, şehrin biraz dışında bulunan Sarısu'ya gittik. Biz Antalya'nın en doğusunda, Lara'da plajlara yakın oturuyoruz ve burası en batısında. Ben çocukken bir kere ailecek piknik yapmaya gelmişiz, çoook uzun zamandır gitmemişim yani, zaten gittiğimde ilk defa görüyormuşum gibi oldu. Tek araçla uzun ama rahat bir yolculuk sonrası geldik buraya.





Doğuya bakınca limandaki gemileri, batıya bakınca Sıçan Adası'nı gören deniz suyu temiz, üstelik gittiğimiz saatte boş, gölge bir piknik masası bulduğumuzda sevindim. Burayı keşfetmekte geç kalmışım diye düşündüm. Denize girdiğinizde karşıdaki dağ manzarası da çok güzel. Mangal yakmadık ama güzel bir piknik masası hazırladık kendimize. Öğleden sonra ikinci kere sahile gidip denize girdim. İlk girip çıktıktan sonra güneşlenme sonrası tekrar girmeye yeltendiğimde plastik poşet parçaları vs. çöp boşaltılmışcasına kirlenmiş denizde pis kısmı aşamadım ve geri dönmeye karar verdim. Kendimi denizde kirlemiş hissettiğim için hemen duş aldım, normalde evde alırım. Güzel başlamış olan gün hayal kırıklığıyla bitti.

Bir dahaki deniz macerama bir tekne gezisinde veya falezlerden doğrudan derin sulara girerek devam etmeye karar verdim. Çünkü Lara plajına evim çok yakın ama orada da su yazın bulanık.

Bir gün gecikmeli de olsa; Zafer Bayramınızı kutluyorum.

Zafer, "Zafer benimdir!" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak, sonunda "Başardım" diyebilenindir. M.Kemal Atatürk 

26 Ağustos 2016 Cuma

Limonlu Su İçmenin 29 Faydası

Limonlu su içmenin faydalarından Pinterest'te gördüğüm bir yayında bahsediliyordu, ben de bunu çevirip hepimize yararı olsun diye paylaşayım dedim. Unutulmaması gereken, suya limon sıkıp içmenin faydasının özellikle sabahları artması.



1. Antreman sonrası içeceği
2. Vücudu alkalileştirir
3. Astım, nefes darlığı tedavisi
4. Kan şekeri seviyelerini dengeler
5. pH seviyelerini dengeler
6. Beyinin besini
7. Kafein düzeyini azaltır
8. Detoks etkisi
9. Balgam söktürür
10. Kanserli hücrelerle savaşır
11. Kalp besini
12. Lenf sistemimizi sulandırır
13. Kabızlığın tedavisine yardımcı
14. Dişeti hastalıklarının tedavisine yardımcı
15. Sindirim için faydalı
16. Görme duyumuzu iyileştirir
17. Bağışıklık sistemimizi iyileştirir
18. Metabolizmayı hızlandırır ve kilo kaybını destekler
19. Vücudumuzu sulu tutar
20. Serbest radikalleri öldürür
21. Kurtları öldürür
22. Yüksek kan basıncını düşürür
23. Stres düzeyini düşürür
24. Kötü nefes kokusunu giderir
25. Parlayan bir cilt
26. Ürik asit ve iltihabı azaltır
27. Böbrek taşını tedavi eder (ve oluşumunu engeller)
28. İdrar yolu enfeksiyonundan korur
29. Karaciğeriniz bunu çok sevecek

Bunu kesin yapmalıyız! :)

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Rafting Yaptığım Müthiş Bir Pazar Günü



Yazıma kanyonun havadan çekilmiş videosuyla başlayayım. Sabah Manavgat'a bağlı Taşağıl Köyü'nde kahvaltı ile başladık güne. Taşağıl benim için çok önemli bir yer. Babamla nar fidanı satışı ve bahçe danışmanlığı yaparken bahçe tesisi ve bakımı için çalıştığımız ekip bu köydendi. Bu civarda da danışmanlığını yaptığımız bahçeler de vardı. Pekçok kez geldim bu yöreye. İnanılmaz güzel doğasıyla beni her zaman büyülemiştir. Ne zaman gelsem ayrılmak istememişimdir.

Bu pazar da ikinci kez bu yörede rafting yapmaya geldim. Raftinge başladığımız noktadan, buranın adını aldığı köprüye ulaşmak için akıntıya karşı kürek çektik.



Botta 12 kişi olmamıza rağmen bu o kadar zor oldu ki küreklere asılmamıza rağmen çoğu zaman yerimizde sayıp hayal kırıklığı yaşadık. Sonunda rehberimiz kayalıklara çıkıp bizi biraz iple çektikten sonra akıntılı kısmı geçtik ve çektiğimiz kürekler bizi ilerletmeye başladı. Sonunda bu ünlü köprünün altından geçip dileklerimizi de o esnada tuttuk, amin dedik.


Daha sonra geri dönüp suyun aktığı yönde yolumuza devam ettik. Bazı yerlerde mini şelale şekinde kayalıkların oluşturduğu köpüklü akıntılar vardı. Buralarda bol bol zıpladı botumuz ve tabi en heyecanlı ve eğlenceli kısımlar bunlardı. Bizim bot Amazonlar grubu olarak ağırlıkta kadınların yer aldığı bir gruptan oluşuyordu. Rehberimiz dışında tek bir erkek vardı. Tabi bu durumu farkeden diğer botların devamlı saldırısına uğradık. Yani bizi devamlı ıslattılar, en çok suyu biz yedik. Zevkli bir şey aslında, su buz gibi ama biz abartı derecede çok ıslatıldık. Girdiğinizde ise su çivi gibi batıyor derinize, bir kere yüzme molası verdik, suda çok kalan bir arkadaşımız, dudakları mosmor olmuş bir şekilde zangır zangır titreyerek çıktı bota. Ben az bir süre girdim, çok keyif aldım, insanı kendine getiriyor bu nemli, sıcak havada.  

İlk defa raftingte bu kadar çok kürek çektim. Su sizi götürüyor zaten ama kayalıklara çarpmamak için devamlı kürek çekiyorsunuz. Rafting bittikten sonra ise kollarım kopmuştu :))


Ormanın içinde Köprülü Çayı'ına karşı cır cır böceklerinin arka fonda müzik yaptığı bir yerde öğle yemeği yedik. Rafting hizmetini aldığınız firma size öğle yemeği de veriyor. Yemek sonrasında kahvemizi içtikten, fallarımıza da baktıktan sonra piknik kanepelerine uzandım, gözlerimi kapadım ve doğayı dinledim. Böyle sessiz zaman geçirdiğime bakmayın botta sürekli şarkı söleyip zıplayan, göbek atan en şen şakrak grup bizimkiydi. Harika bir gün geçirdik. Yolu Antalya'ya düşen herkese tavsiye ederim. Musmutlu haftalar!

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Resim Sergisi

Antalya Müzesi'nin özel bir kahvesi olduğundan bahsetmiştim. Oraya gidip sergi salonunu gezip sonra da bir kahve içmek, bazen kahve içerken kitabımı okumak en büyük zevkim. Geçen haftalarda Volha Yüksek'in sergisi vardı. Benim yaptığım resimlere benzer natürmordlarının fotoğrafını çektim. Tanıştık, çok az konuştuk ama tatlı bir Rus bayan Volha. Bu kişiliği natürmordlarında oluşturduğu kompozisyonlara ve cesurca kullandığı parlak renklere yansımış. Nar konusunda çalıştığımız için benim ençok parlak kırmızı narlar çok hoşuma gitti, siz en çok hangisini beğendiniz?







12 Ağustos 2016 Cuma

Komik Günler



Çarşamba akşamı daha önce bloğumda yer verdiğim Mask Ethnic Fun adlı mekana gittim, hem de yanlız gittim. Evde sıkılıp "bu akşam kesin dışarıya çıkacağım" dediğim bir gündü çarşamba. Kaleiçi'ndeki bu mekan oldukça popüler, Facebook'tan o akşamki programına baktım ve Komik Günler adlı bir grubun çıkacağını gördüm. Birkaç videosunu seyrettim ve gerçekten hoştu. Yukarıdaki videoyu da ben o gece kaydettim. Bu şarkının raggie'ye benzer bir tarzı var, umarım beğenirsiniz. Grubu çok sempatik buldum, yaptıkları müzikler de benim sevdiğim gibi hareketliydi, bol bol dans ettim. Yanlız gittim ama Mask'a gider gitmez daha şarabımı söylemeden bir arkadaşım da yanlız girdi içeri ve yanıma oturdu. Birlikte eğlendik, sanki sözleşmişiz gibi oldu :) Özlemişiz de görüşmeyi çok süper denk geldi bence :)) 

Çok geç kalmadan çıktım o akşam, grup ara verdiğinde, saat 24.30 civarıydı.  Bir şarap ve bir birayla çakır keyif olmuştum ve müziğin tadını çıkarmıştım. Kapıda başka bir arkadaşımla karşılaştım. Beni her zaman eğlendiren çoşku dolu arkadaşım keyifsizdi biraz. İyi bir süreç geçirmediğinden bahsetti, yukarda dans edip tüm sıkıntılarını üzerinden atmasını tavsiye ettim ve yakında görüşmek üzere sözleştik. Sonra da eve dönüş yoluna geçip sorunsuz eve ulaştım. Hoş bir geceydi ilk defa yanlız çıkayım dedim onda da yanlız kalmadım ama böylesi çok daha zevkli oldu. 

Dolu dolu, keyifli bir haftasonu olsun!

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Simyacı'yı Okumuş Muydunuz?

Bu pek ünlü romanı çok popüler olduğu için okumaktan soğumuş olan bendeniz yeni elime alabildim. Paulo Coelho'nun da bu hariç neredeyse bütün kitaplarını okumuşluğum var. Başka kitabı kalmayınca Simyacı'yı mahalle kütüphanesinden alıp okumaya başladım. 1997 baskısı olan bu kitap bayağı yıpranmış durumda sahaftan alınmış gibi duruyor. 



Kitabı okumadan önce kitaptan o kadar çok alıntı, tanıtım yazısı vs okumuşum ki, kitapta verilen hayat derslerinin hepsini daha önceden bildiğimi hissettim. Bunları pekiştirmek için kitabı okumak iyi bir fırsat yanlız. Bir de doğanın dilini öğrenmekten, çevremizde bize sunulan işaretlerden bahsediyor. Bu nedenle çevremi daha dikkatli izlemeye başladım. Sadece yaşayan canlıları değil, cansız nesneleri de incelemeye başladım. Hani "Okumayı bilirseniz doğa en iyi öğretmendir" denir ya, ben bu sözü hiçbir zaman tam olarak anlayamamıştım. Yaprakları rüzgardan hışırdayarak gölge veren çınarın altında oturup kitap okurdum ben yine, bu ortam bana sadece hoşluk verirdi. Bu kitabı okuduktan sonra çevrenize daha dikkatli bakmaya başlıyorsunuz, doğanın anlattıklarını dinlemek için duyularınız açılıyor. Rüyalarınızı gerçekleştirmenin önemini o kadar güzel anlatıyor ki ve bu fikri destekleyen o kadar çok kitap var ki, yeryüzünde birşeyleri yapmakta kendini zorunlu hisseden; ideallerinden, isteklerinden, kendinden vazgeçmiş hala milyonlarca insan olduğuna üzülüyorsunuz.

























Kitabın bir kısmını okuduğum Antalya Müzesi'nde aynı zamanda bir sergi gezdim, oradan bir sardunya resmini beğenize sunuyorum. Bol çiçekli olsun bu yayın, bahçesinde karşımda duran bu gül demeti güzelliğini de paylaşmadan olmaz. Ben görünce hayran kalmış, gözümü alamamıştım. 

İyi haftalar!