29 Ocak 2018 Pazartesi

Yükseliş Gönlün Şifası - Şebnem Özkan


Biliyorsunuz bu kitabı ben yeniyıl çekilişinde kazanmıştım. Yazarın dili akıcı olmasına rağmen bir süre kitaba odaklanamadım. Sanırım bu tarz bir kitap okumayalı bayağı olmuştu ondan. Daha sonra kitabı altını çizerek zevkle okudum, kitabı bitirince ise yazarın diğer kitaplarını araştırıp almak istedim.

"Dünyada yaşananlardan artık baygınlık geçirecek vaziyettesiniz! Ama ayılsanız da bayılsanız da bitmek bilmiyorlar gibi mi geliyor?

Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez vaziyettesiniz...

Merak etmeyin doğru yoldasınız! Mezuniyet programının içine alınmışsınız demek ki."

Yaşadığımız çağda her şey çok çabuk değişiyor ve olaylara hep aynı çerçeveden bakmak bize sıkıntı  vermeye başlıyor, çok severek yaptığımız işlerimizi bile bırakıp başka işlerde mi devam etsek diye fikirler geçiyor kafamızdan. Yazar, yaşadığımız dünyada çerçevelerimizi genişletme sürecinde olduğumuzu ve bunu sıkıntısını duyduğumuzu söylüyor. 

"Şimdi size müthiş bir sır vereceğim: Egonuzu dönüştürdüğünüz ölçüde zekanız da artar!

Evet yanlış okumadınız. Egonun baskıladığı alanlar azaldıkça orijinalliğimiz devreye girer ve beynimizin kapasitesi yükselir. Işık çağı çocukları bu yüzden mi daha zeki acaba?"

Yazar kendimizi diğer insanlardan ayrıksı hissedebileceğimizden bahsediyor. Bunun zannettiğimiz gibi bir problem olmadığını, sebebinin ise bizim boyutumuzun değişmiş olmasından kaynaklandığını ve spiritüel anlamda bir geçiş döneminde olduğumuzu vurguluyor. Geçiş döneminde ise sevgiye odaklanmamızın bu dönemi rahat geçirmemiz için gerekli olduğunu söylüyor.

İndigo ve kristal bilincinden bahsediyor. Çoğumuz ingido çağında doğmuşuz ve burada özelliklerimizi okuyarak farkındalık yaşadım. Kristal çağı çocuklarından olmasak bile onlardan etkilendiğimizi farkettim.

Kitapta faydalanabileceğimiz birçok bölüm var, altını çizdiğim çok yer var ve hepsini buraya taşımam mümkün değil tabii ki. Ama hayatta, özellikle son yıllarda zorlandığımız konularda farkındalık yaratmak ve bunları çözebilmek adına güzel bir kitap, okumanızı tavsiye ediyorum.

12 Ocak 2018 Cuma

Bulantı - Jean-Paul Sarte

Herkese merhabalar :)

Jean-Paul Sarte'nin Bulantı'sı benim kış okuma hedeflerimden biriydi ve kısa sürede bitti. Geçen hafta cumartesi "Felsefe ve Hayat" adlı bir söyleşiye gittim ve Muğla Üniversitesinden gelen konuşmacı profesör birkaç kere bu kitaba değindi. Ben o zaman kitabın başlarındaydım ve bu söyleşinin tam bana hitabettiğini düşündüm ve yer bulamayıp merdivenlere otursam da sonuna kadar ilgiyle dinledim. 


Son zamanlarda çok hafif kitaplar okuyordum ve ağır okunacak, beni biraz düşündürecek bir kitaba hazırlamıştım kendimi. O konuda biraz yanılmışım Bulantı rahat okunuyor ve akıcı bir dille yazılmış. Romanda yazar birinci tekil şahıs kullanarak kendi günlüğünü tutar gibi yazmış. Günlük şeklinde olunca da okumak kolaylaşıyor. Kahramanımız 30 yaşlarında işe gidip gelmeyen, sadece günün belli bir saatinde roman yazmak için çalışan bir adam. Dolayısıyla hayatı yavaş geçiyor ve bu da varoluşunu sorgulamaya itiyor. Hayatının monotonluğu ve durağanlığı O'nu sıkmış ve hayattan ve insanlardan tiksinti duymaya başlamış. Bizi küçük zevkler olarak mutlu eden şeyler onun için bulantı sebebi... Yaşamda kendisini fazlalık olarak görüyor dolayısıyla bu tiksinti kendisine de yöneliyor. Belki ben böyle anlatınca içiniz sıkıldı ama yazar o kadar ustaca yazmış ki, belki depresif sayılabilecek bu düşünceleri bence bir nebze çoşkulu aktarmış. Ben içim sıkılmadan merakla okudum. Hatta bazen zamanın yavaş geçmesi ve varolmanın ağır devinimi hepimizin yaşadığı, hissettiği şeyler. Kahramanımız da durağan biri sayılmaz devamlı farklı olaylar ve kişilerle karşı karşıya kalıyor. Gözlemlerini ve felsefesini her olayda ortaya koyuyor ve ilgiyle okunuyor.

7 Ocak 2018 Pazar

OD - İskender Pala

İskender Pala'nın Od romanı kapağından da anlaşılacağı gibi Yunus Emre'nin hayatı üzerine. Kitapla birlikte gelen CD'de ise Türk sanat müziği eserleri var. Kitabın dili çok yalın ve çok tanıdık, bir aile büyüğü size masal anlatıyormuş gibi hissedebilirsiniz. 


Kitabı okuyacak olursanız 1200'lü yılların Anadolu'sunu da öğrenmeye hazır olun. O dönemde hayatın ne kadar zor olduğunu anlayacaksınız. Çok karışık bir coğrafya, devamlı savaşlar, yağmalar, acımasızlık ve fakir iç Anadolu halkı... Yeterli maddiyata sahip olmayan insanların maneviyata yönelişi... Din adamlarının dürüstlükleri ve fakirlere yaptıkları yardımlar, eskiyi aratacak cinsten.

Yunus Emre'nin trajik hayatıyla başa çıkması, şimdiki hayatlarımızda memnuniyetsizliğimizin saçma olduğunu öğretiyor, düşünmeye ve şükretmeye sevkediyor. Zor hayatların anlatılması kitabı karamsar yapmıyor, her türlü ruh haliyle okuyabilirsiniz, hızlı okunuyor, dolayısıyla kitabı hararetle tavsiye ederim :)

"Ben ağlarım yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne akilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi"

***
"Gözüm seni görmek için
Elim sana ermek için
Bugün canım yola koyam
Yarın seni bulmak için"

Yunus Emre'nin Allah sevgisine erişmeden önce karısı ve çocuklarını çok sevdiğini öğrendim romanda, tabii sonrasında da. Bu bilgiyle yazıma son vereyim, kitabın tadı kaçmasın :) Sevgiler...