30 Temmuz 2019 Salı

Günaydın




Bu sabah derin öğrenme çalışıyorum. Derin öğrenme basit tanımıyla makine öğrenmesinin katmanlı hali, umarım uygulamayı da başarırım. Kahve içerken size tatlı bir günaydın mesajı bırakıp kaçıyorum :)

26 Temmuz 2019 Cuma

Yürüyüş ve tekne turu (Adrasan)

Çoktandır katıldığım gezilerle ilgili paylaşım yapmıyordum, oysa her pazar bir yerlere gidip yürüyor ve yüzüyorum. Bu pazar günü ise yüzme yapılmayacak olan uzun bir yayla parkuruna kayıt yaptırdım. Biliyorum biraz zorlanacağım, 3lt suyu taşıtmak için birilerinden yardım istemem gerekecek ama yürüyüşün bittiği an yaşadığınız başarma duygusu ve antremanlı olduğu için hafta içi yorulmak bilmeyen bir beden ödülünüz oluyor.


Gelelim 30 Haziran'da yaptığım geziye, neredeyse bir ay olmuş... Adrasan sahilinden başlayan yürüyüşümüz biraz tırmanma sonrasında da yukarı doğru eğimle devam eden bir parkurdu. Bilindiği gibi havalar çok sıcak ama o gün rüzgar vardı. Her ne kadar sıcak bir esinti olsa da biraz ferahlattı. Ama o rüzgarın daha sonra başımıza dert açacağını kim bilebilirdi?


1,5 lt suyla parkuru yürümeye başladım. Bir süre sonra sıcak hızımı kesti ve ahlaya oflaya devam etmeye başladım. İşin ilginç yanı hiç mola vermiyorduk, derken artçı rehberimiz rahatsızlandı. Tabiki O insana yazık ama benim de durumum pek farklı değildi. O'nun sayesinde uzun bir mola verdik, ben de dinlenmiş oldum. 



Eğim azalınca ve bir hayli yol alınca vücudum alıştı, kendini oradaki şartlara adapte etti sanıyorum, önceki kadar zorlanmadığımı hissettim. Herkesin yaptığı gibi sağa sola bakmadan parkuru hızlıca yürüyüp bitirme derdinde değildim. Uzun süredir doğaya çıkmamıştım ve keyfini çıkarmak, fotoğraf çekmek istiyordum. Artçımızı bir arabayla Sazak koyuna gönderdiler ve bir süre sonra en geride kalan ben oldum. Parkurda konuşkan, yaşı ileri bir abi vardı, O beni arkada bırakmaya kıyamadı ve bana eşlik etti. 


Öncü rehberimiz bir ara geri dönüp bizi aramaya çıkmış, benim yavaş yürüdüğümü öğrenince Sazak Koyu'na giden arabalardan birine bindirmek istedi ama ben kabul etmedim. Zaten tek bir patika vardı, arkadan yürüsek de kaybolmazdık ki koya vardığımızda önümüzdekilerin 5dk önce geldiğini öğrendik, geç kalmamıştık.

Adrasan sahili
Sazak Koyu'nda tekneye binip Ceneviz Koyu'na gidecektik. Yani bundan sonra yürüyüş olmayacaktı. Yemeğimizi koyda yiyip denize girdik. Denizdeyken rehberimiz rüzgar dolayısıyla denizin dalgalı olduğunu ve bu yüzden teknenin Adrasan sahilinden ayrılıp bizi almaya gelemediğini söyledi. Yürüyerek dönmemiz gerekecekti ve benim bir damla suyum kalmamıştı. Tam anlamıyla moralim çöktü, denizden çıkıp gölge bir yere geldiğimde bir teknenin sahile yanaştığını gördüm. Bizim tekne olmasa da oradan su almalıydım, yorgun adımlarla yürüdüm. Burada kendimi Robinson gibi hissetiğimi söylemeliyim :D


Yaklaştığımda öğrendim ki bu bizim tekneydi! Mucizevi bir şekilde bizi kurtarmaya gelmişti! :D Tekneye bindim ama huzursuzluğum bir süre daha devam etti, o kadar moralim bozulmuş ;) Sonra duruma adapte oldum ve oradan ayrılıp gittiğimiz Ceneviz koyunda bir saate yakın yüzdüm, sonra bir Türk kahvesi sipariş edip keyifle dinlendim.

25 Temmuz 2019 Perşembe

12 Kızgın Adam Filmi

Dün izledim ve çok beğendiğim bir film oldu. Bir idam mahkumunun kaderini belirleyecek olan juri üyelerinin odasında geçiyor film, diyaloglar zekice kurgulanmış. Serin bir mekan bulup kendiniz açın veya arkadaşlarınızla film izleme partisi yapıp izleyin ve izlettirin. Film makinesi sitesinden dublajlı, sorunsuz izleyebilirsiniz.


Düz mantık kullandığımızda ne kadar yanılabileceğimizi gösteriyor film, bazen olayların derinine indiğimizde göründüğü gibi olmadığını anlamayı... Fazla ipucu vermek istemiyorum, çünkü kesinlikle izlenmesi gereken bir film. 



Sevgiler

24 Temmuz 2019 Çarşamba

Fırında Köfte ve Sebze Dilimleri

Bu ağızlara layık pratik sayılabilecek tarifi bu ayın Sofra dergisinden aldım. İzmir köfteye benzediği ve ben onu çok sevdiğim için dikkatimi çekti ve en kısa zamanda denemeye karar verdim, siz belki benden önce denersiniz. Yazlıkta denizden çıktıktan sonra harika gider, biz Antalya'da devamlı denize giriyoruz, bir haftasonu için harika olur.


1 adet patlıcan
1-2 adet patates
1-2 adet domates
1/2 su b. zeytinyağı
1-2 dal taze biberiye
1 tatlı k. kekik
Tuz, taze karabiber, pul biber

Köfte için:
500 gr az yağlı kıyma
1 adet küçük boy soğan
2-3 dilim bayat ekmek
1 adet yumurta
1'er çay kaşığı kimyon ve kekik, tuz, karabiber 

Köfte için soğan, bayat ekmek, tuz ve baharatları birlikte rondodan geçirip, geniş bir kaba alın. Üzerine yumurta ekleyip iyice yoğurun. Harçtan 16-17 adet beze koparıp elinizle şekil verin ve kenara alın. Patlıcanın kabuklarını çizgili olacak şekilde soyun. Patateslerin de kabuklarını soyup, tüm sebzeleri halka şeklinde dilimleyin. Zeytinyağı, biberiye, tuz ve baharatlarla harmanlayıp, orta boy bir tepsiye dilediğiniz sıra ile ve aralarına köfte yerleştirerek dizin. Sebzeleri harmanladığınız zeytinyağından kalan kısmı tepsinin üzerinde gezdirin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun.

Kaynak: Sofra Dergisi -Temmuz 2019

Olumlama

Günlük Tekrarda Fayda Görürsünüz...

https://greatergood.berkeley.edu

Kendimi Evrenin sonsuz bolluk ve bereketine açıyorum. Bana gelen bolluk ve bereketin bir kısmını sevdiklerime ve ihtiyacı olanlara hiçbir karşılık beklemeden yayıyorum.


Kendimi her zaman ve her yerde özgürce ifade etmeyi seçiyorum. Etrafıma sevgi göndermeyi seçiyorum. İşime kolayca odaklanıyorum ve çalışmalarımdan istediğim verimi alıyorum. Şu anda tam da olduğum gibi kendimi kabul ediyorum, onaylıyorum ve seviyorum. Kendimi doğru bir biçimde, hayrıma en uygun şekilde sevgi ile ifade etmeyi seçiyorum. Karşımdakilerin beni tam da anlatmaya çalıştığım gibi anlamalarını ve yaymış olduğum sevgi enerjisine uyumlu bir enerji ile cevap vermelerini seçiyorum.


Farkında olarak veya farkında olmadan, kendi kendime yarattığım ve beni engelleyen tüm enerjileri şu an itibari ile iptal ediyorum ve sevgiyle Evrene serbest bırakıyorum.


Tanrıma, beni ben yaptığı için, elimde olan tüm imkanlarım için, güzel bir kalbe sahip olduğum için ve yanımda beni seven insanlar olduğu için şükrediyorum. Geçmişte yaşadıklarımı kabul ediyorum ve affetmem gereken tüm insanları ve olayları Affediyorum. Hayrıma olmayan enerjileri sevgiyle Evrene serbest bırakıyorum. Şu an Ruhum ve Bedenim kusursuz bir denge halinde. Yolumun ışık ve sevgi içinde açık olmasını Tanrımdan diliyorum.

Kaynak: Serkan Sorguç ŞifaChi - sifachi.com

23 Temmuz 2019 Salı

Ben enerjiyim!

Chrislane D. Martel'in kitabı... Facebook'ta kitap ve film indirmek için çok iyi bir grup var. Yeni haberiniz oluyorsa hemen katılın derim çünkü arşivleri çok büyük. İsmi, E kitap paylaş (PDF ve EPUB), dikkatimi çeken pek çok kitabı buradan indirip inceliyorum, kimisini bilgisayardan okuyup bitiriyorum. 

Bu kitabı da daha önce indirmişim, şimdi bir göz atayım dedim. Bazen enerjiye çok ihtiyaç duyuyoruz değil mi, özellikle yaz ayları... Birşeyler yapmak istiyoruz ama kolumuzu kaldıracak halimiz olmuyor. İşte böyle zamanlar için klavuz olabilir düşüncesiyle indirmiştim kitabı.


"Hindistan'da 5000 yıllık bir geçmişe sahip dini gelenek, prana diye anılan evrensel bir enerjiden bahseder. Bu prana veya yaşam soluğu, bütün vücuda yaşam vererek canlanır. Yogiler, gerçek fiziksel yaşlarının çok daha altında bir gençlik ve canlılık kazanmak ve sürüp giden titreşimlerini arttırmak için solunumda, meditasyonda ve fiziksel alıştırmalarda (yoga) bu enerjiden yararlanırlar. Çin'de, bu yaşamsal enerji, chi adını taşır. Çinlilere göre her şey, canlı veya değil, bu evrensel enerjiyi içerir ve ondan oluşur. Chi, yin ve yang adındaki iki zıt güçten oluşur. Yang, çok kuvvetli ve aşırı hareketli bir güce sebep olurken, çekinik özellikliğin, yetersiz bir devinimine yol açar. Buna karşın, bu iki zıt kutup, sistem içinde dengede ve uyum içindeyse, kişi çok sağlıklı olur. Eski Çin sanatı olan akupunktur, yin ve yang'ın dengesi üzerine kuruludur. Bize en yakın olan örnek, yahudilerin kutsal kitap metinleri ve sözlü gelenekleri üzerine yaptığı gizemli yorum olan Kabala, aynı enerjiye "yıldızsal ışık" der. Hıristiyanlıkta da, çok sayıdaki resimde ve ikonda bulunan İsa ve diğer dini kişiler, bu ışıklı alanla çevrelenmiş olarak gösterilirler. Eskiden, küçük din kitaplarında, bu olay azizlerin başlarındaki haleler (aura) ile açıklanırdı. Petit Larousse' a göz attığımızda şu açıklamayla karşılaşırız: Latince aureoa'dan gelen hale kelimesi, altın taç (Latince corona) demektir. Gördüğümüz gibi bu enerji, çok eski zamanlardan beri gözlenmiş ve değişik isimlerle anılmış olsa da, anlamı tektir, evrensel enerji alanı. 

İnsanın enerji alanı, insan yaşamının derinlikleriyle evrensel enerjiyi bir araya getiren bir olgudur. Kendini, fiziksel gövdeyi çevreleyen ve ışıklı bir yapı içeren, kendi özel ışınlarını yayan, genel olarak "aura" diye tanınan bir şekilde gösterir. Demek ki, insanın aura'sı ya da "insanın enerji alanı", evrensel enerjinin insan vücuduna bağlı bir parçasıdır. İnsanın enerji alanının, madde ve varolan cisimler üzerinde düzenleyici bir etkisi vardır. Bu alanın, 3 boyuttan daha yüksek bir noktada varolduğu düşünülür. Maddesel dünyada kendini gösteren bütün değişiklikler kendilerini önce bu alanda gösterir. Öyle görünüyor ki, insanın enerji alanı, sürekli olarak evrensel enerjiden üretilir. Biz enerjimizi kullanmayı arttırdıkça, o da tıpkı bir bolluk sembolü gibi, daha da çoğalır. Bu kaynak sonsuzdur. Bu enerjiden istediğimiz kadar ödünç alabiliriz. Bu inanılmaz bir kavramdır ve gezegenimiz için olduğu kadar, gelecek evrimimiz için de büyük umutlar taşır."

Ben bu konuda, hastalıkların fiziksel bedenimizde oluşmadan önce auramızdaki değişiklikten  tahmin edilebildiğini ve enerjimizi hava, toprak, güneş, ağaç ve gıdalardan  arttırabildiğimizi biliyorum. Ek bilgi arayışına girdiğimde Ayşe Tolga'nın bir yazısına rastgeldim ve beğendim, konu ilginizi çekiyorsa göz atın derim: Evrensel Yaşam Enerjisi Chi Nedir?

20 Temmuz 2019 Cumartesi

Sevimli bir şiir

istockphoto.com

Bu akşam antoloji.com u okurken takıldım bu şiire ve çok sevdim. Var mı benim gibi başka böyle perhiz yapan? ;))

Dohtor Bey
Verdigin perhize budur gayratım, 
Bundan başka uyamayong dohtor bey,
Üç sepet yımırta sabah kahvaltım,
Teker teker sayamayong dohtor bey!
İki leğen pilav bir yayıg ayran,
İster yağlı olsun ister yavan,
Yanına keseyong beş kilo sovan,
Yeyong yeyong doyamayong dohtor bey!
Üç tencere bamya yirim bişince,
Yirmi tas su içip biraz koşunca,
Her yanı sökülür garnım şişince,
Sağlam göynek geyemeyong dohtor bey!
Sinciye acımdan çogtan ölürdüm,
Sağolsun gomşular ediyo yardım,
Bi guzudan fazla yimem söz virdim,
Ayıp olur cayamayong dohtor bey!
Bazı az geliyo beş kasa hurma,
Yedi lahanadan yapıyoz sarma,
Onuda mı yeding deye hiç sorma,
Utaneyong deyemeyong dohtor bey!
Günde iki çuval unum gideyo,
Avradım her sabah ekmek edeyo,
Bir gazan fasille gönül ye deyo,
Artırmaya gıyamayong dohtor bey!
Senede gırk dönüm bostan ekering,
Benden başka kimse yimesing dirim,
Gavını, garpızı gabıglı yirim,
Acelemdeng soyameyong dohtor bey!
Bilmem gara Memmed nereye gider,
Buyumuş gısmatım, buyumuş gader,
Bi günde yediğim işte bu gadar,
Daha fazla yeyemeyong dohtor bey!
Bedirhan Gökçe

18 Temmuz 2019 Perşembe

Alıntılar

Merhaba, okuduğum kitaptan bazı alıntılar yazacağım. Bunlar daha önce de blogumda bahsettiğim Odaklanmanın Gücü adlı kitabımdan...


* Eğer güven kazanmak, ilerlemenizi hızlandırmak ve enerjinizi azami seviyeye çıkarmak istiyorsanız; korkularınıza karşı koymanız gereklidir. Şimdi bitmemiş işlerinizi bir kez ve herkes için halletmek maksadıyla bir karar verin. En iyi atışınızı yapın. Tamamlayın ve devam edin.

*  Sahip olduğunuza ve istediğinize odaklanırsanız: kendiniz için bir vizyon oluşturabilir, bir plan çıkarabilir ve onun için uğraşabilirsiniz.

*   Daha önce belirttiğimiz gibi ünlü macera adamı ve kaşif John Goddard, dünyadaki en büyük hedef belirleyicilerinden biridir. Kendi yaşamında, yirmi kişinin toplamda yapacağindan daha fazlasını başarmıştır. Engelleri nasıl aştığı sorulduğunda, "Saplanıp kalırsam, ardından yedi günde bitirebileceğim tek ve basit bir hedefe odaklanarak yeniden başlarım. Başka hiçbir şey düşünmem ve bu genellikle beni yeniden ivmelendirir." demiştir.

*  Olumlu bir günlük alışkanlığı yaratmak için, her günün sonunda başardığınız şeyleri yazmak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Çoğu kişi başaramadıklarını yazacak ve bu konuda kötü hissedeceklerdir. "Buna ulaşamadım, buna da ulaşamadım." Günlük başarılarınıza odaklanmak, daha büyük hedeflerinize ulaşma yolunu döşeyen pozitif zihinsel adım taşları yaratır.

Yapamayacağınızı düşündüğünüzde -> Geçmişteki büyük başarılarınızı hatırlayın.

*  Önceki bölümde de belirttiğimiz gibi, ihtiyaç duyulduğunda tecrübesi sizi çukurdan kurtaracak birkaç büyük insanla kendinizi kuşattığınızdan emin olun.

*  "Eğer içinizden 'sen resim çizemezsin' diyen bir ses duyarsanız, herşeye rağmen çizin. O ses susacaktır." Vincent van Gogh

 Şimdilik bu kadar, mutlu umutlu bir gün diliyorum :)

15 Temmuz 2019 Pazartesi

Cingöz Balık - Hüseyin Yurttaş kitap yorumu

Bu kitabı Kitap Eylemi Blogu'nun çekilişinde kazandım ve elime geçer geçmez okuyup bitirdim. Sıcakların olumsuz etkisiyle çoktandır bir kitap bitiremediğim ve çoktandır çocuk kitabı okumadığım için severek okudum. Kitap, masallardan oluşuyor, fabl olarak da nitelendirilebilir. Masal kahramanlarının birçoğu balık, karınca, uğur böceği, serçe gibi günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz hayvanlar. Bunların hayatlarına dair öyküler ancak bazı yerlerde hayatları insan hayatını yansıtıyor ve çocuklara dersler veriyor. Kitabı genel olarak beğendim, büroma getirdim ve buradaki çocukların birine hediye edeceğim. Bu apartmandaki çocuklar çok sempatik ve benimle ayaküstü sohbet etmeye bayılıyorlar :)


Sizinle ayrıca benim günüme damga vuran şarkıyı paylaşmak istiyorum.



Hayırlı akşamlar...