30 Mayıs 2017 Salı

Keçe Sergisi

Benim sergi kaçamaklarımı biliyorsunuz. Bazen üniversiteye giderken biraz gecikme pahasına Konyaaltı Caddesi'nde inip müzeye yürüyorum. Biliyorsunuz sergi gezmek için de favori mekanım Müze Sanat Galerisi. Küçük bir mekan, eserler az ve öz oluyor, bir kez gezdikten sonra genellikle bir de alıcı gözle bakarak gezip, fotoğraf çekiyorum. 

En son gittiğimde keçe sergisi vardı. Yakın bir arkadaşımın da yapmaya merak sardığı bir işlem, keçe ile desenler oluşturmak, bu ara çok revaçta. Tabi sergide aşkın eserler vardı. Bu kadar sade bir materyalle bu güzellikte tablolar yapmak maharet ister diye düşündüm sergiyi gezerken.


Kara Han'ın eşi Ay Hatun oğlu Oğuz Han'ın doğumundan sonra anne sütünü almayıp yaşam mücadelesini Kam (Şaman) yardımıyla kazanmasından etkilenilerek yapılmıştır. (Yasemin Oğuz Güner)


Gustav Klimt, kadınların geçtiği değişiklikleri keşfeden tablolarıyla bilinen önemli ressamlardan biridir. Anne ile çocuk arasındaki ilişkinin en saf sevgiyi yansıttığını düşünerek bu reprodüsiyon çalışmayla yorumlamak istedim (Yasemin Oğuz Güner)


Şaman Kadını: Türk kadını, sosyo-kültürel hayatta sadece özel alanda değil, her dönemde kamusal alanda da etkin konumunu korumuştur. Paleolitik dönemde Şaman Kültürü ve Şamanizm ile ilgili veriler kadın şamanlar üzerinedir. Daha sonraki dönemde de Türk Kadını'nın gerek kağanların eşleri olarak devlet yönetimine katılması, savaşan taraflar arasında diplomatik ilişkiler kurulmasında rol oynadığıdır. En eski Türk kadim topluluklarının kültürü olan Şaman kültürü gücünü doğadan alan, doğayı kutsal sayan, temeller üzerine kurulmuştur. (Yasemin Oğuz Güner)


Simurg/Zümrüd-ü Anka: Arap kültüründe Anka adı ile anılan bu efsane Türkler tarafından Zümrüd-ü Anka olarak tanımlanmıştır. Efsaneye göre Anka Kuşu olarak küllerinden doğar. Bu yüzden Hıristiyanlık dahil birçok dinde yeniden varoluş, diriliş sembolü olarak benimsenmiştir.


Hayat Ağacı: İnsan tıpkı ağaç gibi toprak anadan dünyaya gelir; toprak üzerinde büyür, gelişir ve meyve verir. Ağacın meyvesinde gizli olan çekirdek gibi insanda çocuklarıyla yeniden var olur ve ağacın toprağa kök salışı gibi hayata kök salarak ebedileşir. Bu döngü, yeniden var oluş ve ebediyete kalışın ifadesi olur. Ağaç ve insan arasındaki bu yaşamsal ilişki, ağacın Tanrı'nın sembolik ifadesi oluşuyla kutsal bir anlam kazanır. (Kaynak: Doğu Anadolu'da eski Türk inançlarının izleri, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1999)


Arkadaş: Bir bebeğiniz varsa; büyür, gider... Bir kuşunuz varsa; size şarkı söyler...Bir kediniz varsa; sizi ısıtır... Bir köpeğiniz varsa size hayat boyu minnettardır.


Mutlu çocuklar: Mutlu çocuk, özgüvenli birey, sağlıklı bir gelecek için çocuğun oyun oynaması önemsenmelidir. Oyunlar, çocuğa araştırma, kavrama, algılama yeteneklerini kazandırır. Çocuklar binaların içine hapsedilmemeli, oyun için gereken zamanı çocuklardan çalmamalıyız. Bırakalım mutlu olsunlar...

İşte anlatımlarıyla birlikte seçkilerim bunlar. Elimden geldiğince size serginin atmosferini taşımaya çalıştım, umarım zevk almışsınızdır. Sevgiler...

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Anneler Günü

Pazar gününü annemle geçirmedim baştan itiraf edeyim. Doğa yürüyüşüne gittim ama sehpaya bir şiir bırakarak... Asıl hediyem üzerinde KIZIM BENİM EN İYİ ARKADAŞIM yazan bir tişorttü, anneler gününün 1 hafta öncesinde üzerine denedi, birlikte aldık.

Şiiri çok beğenmiş, aklına anneannem gelmiş, çok ağlamış... Belki daha önce rast gelip okumuşsunuzdur ama okumayanlar varsa buraya alayım:


Akşam eve geldiğimde annem komşularla birlikte terastaydı, hep beraber zaman geçirdik. Gün içinde Isparta'nın Sütçüler ilçesinin Çimenova köyündeydim. Köyün ormanlarında dolaştık: Ardıç, sedir, göknar ve kızıl çam ağaçlarıyla bezeliydi her taraf. 




Antalya'nın alıştığımız nemi yok Isparta'da, havası kuru, mis gibi. Her yer bitki kokuyordu ayrıca, genellikle kekik, limonlu kekik, bazı yerlerde ise çam. Öğle yemeğinde yanımızda getirdiklerimizi ağaçların altında yedik, her zamanki gibi... Ben sabah dolapta gördüğüm köfteleri ve bir parça da balığı yanıma almıştım ama bir daha o riske giremem havalar ısındığı için. Bozulmamışlardı ama ilk anda tedirgin oldum.

Ova manzarasının karşısında heybetli bir dağ manzarası da vardı hayran bırakan...


Her yürüyüşten sonra kendimi daha dinamik ve gençleşmiş hissediyorum. Yine o hafif duygularla mutlu hislerle sonlandı yürüyüşümüz. Köye indik ve köy kahvesinde çaylarımızı içip köylülerle sohbet ettikten sonra şehrimize geri döndük :) Sizin anneler gününüz nasıl geçti?

12 Mayıs 2017 Cuma

Benden son haberler

Herkese selam! 

Dikkat ettim de bayağı bir zamandır bloga yazı yazmamışım. Aslında birçok haber birikti ama ben genellikle çarpıcı bir olayı anlatmak için yazdığım için demek ki uzun zamandır bir yazı boyunca anlatacak önemli bir olay yaşamamışım, ne büyük kayıp!

Aslında daha önce size bir takım haberler çıkardığım durumlar rutinleşti. Mesela yürüyüşler... Artık her pazar bir grupla tüm gün yürüyorum, çok da çarpıcı fotoğraflar çıkabiliyor ama bunlar benim için haber niteliğini taşımıyor artık. Ya da Kaleiçi'nde geçirdiğim bir akşam... Artık çok sık çıkıyorum akşamları, bir yerde oturduğum arkadaşlarım da aynı olunca anlatacak özel birşey olmuyor.

Kokteyl ve yemek tarifleri... En son yapmak istediğim kokteyli şeftali ve passion fruit likörü bulamadığım için yapamadım yanlız Carrefour'da kokteyli karıştırılıp şişelenmiş olarak hazır buldum! :) Ama çok para verdim çoook (75 tl), 1 litre bile değildi. Bundan sonra tariflerdeki likör yerine aynı meyvenin suyunu kullanmaya karar verdim, zaten alkol olarak içinde votka veya cin gibi başka bir içki de oluyor.

Yemek, uzun süredir yapmıyorum. En son yeni bir kıymalı börek tarifi denedim ama orijinal tarifi kendime göre bayağı değiştirip yapıp sonuçta yazmaya değer bulmadım. Asıl yapmak istediğim antep fıstıklı-kıymalı börekti. Fıstıkları aldım ama henüz o böreği yapamadım :)

Bir yazımda vücudumun sol tarafındaki ağrılardan bahsetmiştim. Onunla ilgili kontroller yaptırdım hastanede. Kardiyoloji ve genel cerrahiye gittim. Tetkikler temiz çıktı çok çok şükür, ağrılarım da geçti. Yatış bozukluğuna bağlı ağrılarmış, stresin de bu ağrıları tetiklediğini düşünüyorum. Kontrol süreci 3 hafta kadar sürdü, sonuçları alana kadar da "sonuçlar nasıl çıkacak?" diye stresim bir kat daha arttı. Neyseki bu sıkıntılı süreç geçti gitti.

Üniversitede ders vermeye başladım. Bu cuma 5. ve son haftaydı aslında. Danışman hocamın verdiği dersin uygulama kısmını ben anlattım. İlk haftalarda öğrettiğim bilgisayar programı yardımıyla yaptırdığım uygulamada başarısızlardı öğrenciler ama bugünkü son derste çoğu ödevlerini yeterli bir başarıyla tamamlamış ve daha ileri konular için hevesliydi. Kendimi geliştirmem gerektiğini düşündüm yoksa boynuz kulağı geçecekti :)

Bununla ilgili bir adım atmıştım aslında, birkaç ay önce bir süre yurtdışında öğrenim görmek üzere Erasmus sınavına başvurdum, İngilizce sınavı yapıyorlar. Sınavdan 82 almıştım ayrıca doktorada gördüğüm derslerin ortalama notu etkili oldu. O da 100'e yakın olduğu için 91 puanla ilk tercihimi kazandım. Bir aksilik olmazsa Eylül'de Slovakya'ya gidiyorum! Uzaktan Algılama'nın Radar'la ilgili uygulamalarını öğrenmek için. Tezimi de ya sadece bu konuda veya bir kısmını bu konuyla ilgili yapacağım.

İşte gündemimde bunlar var ;) Ama fotoğrafsız yazı hiç olur mu? Bu fotoğraflar en son Tazı Kanyon'una yaptığım yürüyüşten... Sanki Amerika'da bir kanyon gibi değil mi? Ama burası Antalya'nın Köprüçay mevkii :))



Sevgiler, hafta sonunuz mutlu ve coşkulu geçsin!