21 Temmuz 2020 Salı

007 James Bond - Spectre

James Bond Serisi'nin çarpıcı bir filmi, bence en güzeli olmaya aday. Bu filmin devamı da çekilmiş ama pandemiden dolayı vizyon tarihi ertelenmiş. Nefes kesici bir şarkıyla başlıyor film, ben bu şarkıyı çok seviyorum ve dinlemeniz için hemen aşağıya bırakıyorum.


Daniel Craig ve Lea Seydoux baş rolde. 007 ilk defa bir kadına bağlanıyor bu filmde. Birlikte Spectre adlı bir örgütün peşine düşüyorlar. Madeleine'in (Lea Seydoux)'nin babası da bu örgüttedir ancak hayatını kaybedecektir.  Olay örgüsü çözüldükçe James'in  aradığı düşmanla arasındaki bağ ortaya çıkar. Yine yüksek dozaj aksiyon sahneleri ve tüm bu karmaşayla başa çıkan bildiğiniz yakışıklı ve karizmatik James Bond... Daniel Craig bir zamanlar tartışılan ilk sarışın Bond ve benim favorim. Şiddetle tavsiye ediyorum.

20 Temmuz 2020 Pazartesi

Emma - Jane Austen'dan alıntı

Merhaba, bugüne bir alıntıyla başlayayım. Kitabı okuyorum henüz ancak asıl okuduğum kitabın yanında ikinci sırada, biraz yavaş gidiyor yani. Okuduğum kitap kadar değil ama yine de sürükleyici buldum. Jane Austen'dan Aşk ve Gurur'u izledikten sonra kitabına başlamıştım, şu anki kitabım bittiğinde peşpeşe ikisini birden bitirebilsem ne güzel olur.


Kitabın filmi de varmış. Bu sefer kitabı bitirdikten sonra izleyeceğim...

... "Emma hiç evlenmeyeceğinden dem vurup duruyor ki bu hiçbir şey ifade etmez. Gene de bu yaşa dek hiçbir erkekten hoşlandığını, sevebileceği biriyle karşılaştığını sanmıyorum. Kendine denk bir erkeğe canıgönülden aşık olsa, hiç de kötü birşey olmaz onun için. Emma'yı aşık görmek isterim, hem de sevilip sevilmediğinden emin olmadan aşık. Bu ona iyi bir ders olur. Olgunlaştırır O'nu. Gelgelelim bu yörede kızın gönlünü çelecek kimse yok. Yolculuk falan da etmiyor ki başkalarına rastlasın."

Mrs Weston, "Gerçekten de şimdilik O'nun gönlünü çelecek kimse yok galiba," diye mırıldandı. "Ama ne zararı var? Baba evinde rahatı iyi, yaşı da henüz genç."

Mr ve Mrs Weston'un Emma'nın evlenme konusunda bir takım gizli tasarıları vardı. Uzaktaki bir genç erkeğin köye gelmesine bağlıydı bu tasarılar; karıkoca Westonlar da düşünüp arzuladıkları şeyi şimdilik kimseye açmamak niyetindeydiler. 

Mr Knitley de, "Havanın bu gidişine Weston ne diyor? Yağmur mu gelecek dersiniz?" diye sözü değiştirdi ve Hartfield Konağı'nın içindekilerden artık konuşmadılar...

Herkese iyi haftalar :)

17 Temmuz 2020 Cuma

Bir sohbet yazısı

Siz de yapmanız gereken birsürü iş varken kendinizi blog yazısı yazarken buluyor musunuz? Benim hep öyle oluyor, hatta yoğun olduğum dönemler blogda daha çok üretken oluyorum  :)

Alanya
Alanya

Farklı illerden gelenlerde genelde "Antalya bir tatil kenti" mantığı var. Özellikle İstanbul'dan gelip trafiği tıkayan şaşkınlar çok. Siz bir yere yetişmek üzere yola çıkıyorsunuz ama farklı illere ait plakalı araçlar önünüzdeyse ilerlemeniz mümkün değil. Ya ağır ağır giderek yol arıyorlar ya da çevreyi inceliyorlar bilemiyorum ama acayip geniş davranıyorlar. Arkalarında ilerlemeye çalışırken çileden çıkıyorsunuz. Bazen de onları geçmek için tehlikeli pozisyonlar yaratıyorsunuz. Yerli turistlere sesleniyorum "Burada da çalışma hayatı var, insanlar iş amaçlı yollarda olabilir..." :))) Arabanın içinde müzik son ses açılmış, pencereden sarkıtılmış ritm tutan ayaklar görmeniz de olası :))

Kızıl Kule


Bu yazımda birkaç yıl önce yaptığım bir Alanya gezisinde çektiğim fotoğrafları da sizinle paylaşmak istedim. Alanya çok kısa süre içerisinde kentleşmenin etkisinde kalan bir İlçe. Buradaki arazi kullanımını uydu görüntüleriyle iki farklı tarih kullanarak izlemiş, bir makalemde yayınlamıştım. Üstteki fotoğrafta, sahil kesiminde nasıl mantar gibi binaların bittiği görülüyor. Yeni fotoğraflarını da gördüm, şehirleşme daha da artmış. Oysa ne kadar çok doğal güzellikleri var, fırsat bulabilirseniz daha da fazla bozulmadan gidip görün, gezin derim. Antalya'ya da uğrayıp benimle bir kahve içip sohbeti de ihmal etmeyin ;))





Mutlu, dualı, hayırlı cumalar...

16 Temmuz 2020 Perşembe

Alev'in Dünyası Blog'unun kitap çekilişi

Alev'in Dünyası blogunun çok güzel bir çekilişi var arkadaşlar. Herkesin katılmasını tavsiye ederim, ben kitapları çok beğendim ve katılıyorum. Yazının giriş kısmını görsel olarak paylaşıyorum, üzerine tıklayarak çekiliş sayfasına ulaşabilirsiniz, bol şans!


15 Temmuz 2020 Çarşamba

Jumanji 1 (1995) film yorumu

Sevgili blogger ahalisi Jumanji'yi izlemeyen kaldı mı?? Daha önce serinin son filmini (3) yorumlamıştım, 1. yi de ondan sonra izledim, bayağı zaman oldu ama yorumunu girmemiştim...


Robin Williams ve Kristen Dunst gibi ünlü isimler var bu filmde ve gerçekten izlemeyen kalmasın :) Heyecan dolu, bir çırpıda bitiveren, iç açıcı bir seri. Konuyu alıntılayacağım kusura bakmayın ama çok güzel anlatılmış:

"Bir kız ve erkek kardeşi eski ve esrarengiz bir masa üstü aile oyununu keşfedip oynamaya başladıklarında, aynı oyun tarafından 25 yıl önce yutulmuş Alan Parrish’in serbest kalmasına sebep olurlar. Yutulduğu zaman onlar gibi bir çocuk olan Parrish şimdi koca bir adamdır.

Oysa oyun bitmemiştir ve önce evleri sonra tüm kasaba oyunun içinden çıkıp gelen muzip maymunlar, yokedici gergedanlar, filler, aslanlar ve her türden hayvan tarafından işgal edilmeye başlanır. Yarım kalan oyunu durdurmanın tek yolu, tabii ki oyunu kazanıp bitirmektir. Peki kahramanlarımız bunu anladıklarında her şey için çok mu geç olmuştur?

90’lı yılların en eğlendirici filmlerinden biri olan Jumanji, sadece Robin Williams’ın parıltılı oyunculuğuyla değil, aralarında o zamanki çocuk oyuncu Kirsten Dunst’un da bulunduğu geniş kadrosuyla ve elbette mükemmel özel efektleriyle uzun yıllar unutulmayacak bir film..."

Bu akşam da 2. bölümü mü izlesem... Trailer'ını aşağıya bırakıyorum...


Alıntılar: beyazperde.com

11 Temmuz 2020 Cumartesi

Cuma akşamı süprizi

Merhaba, bu haftasonu çalışmam gerekiyor ama henüz başlayamadım, sanırım tüm işler pazar gününe sıkışacak :) ya da bu gece uzun olacak :))

Dün bir arkadaşımla açık havada müzik dinlemeye niyetlendik. Buranın en ünlü parkının girişinde geniş bir mekan var, biraları da kapalı isteyip gözümüzün önünde açtırıp, gönül rahatlığıyla içecek, serinleyecektik. Benim sıkı çalıştığım bir gün oldu dün ve hakettiğimi düşünüyordum... Akşam evde biraz atıştırıp yola çıktım, cuma akşamı rahatlayayım dedim,  arabayı aldım tıngır mıngır gidiyorum. Yolda araba hararet yaptı, kaportayı açtım motordan anormal sıcak yükseliyordu, motor suyunu doldurup tekrar çalıştırdım ama hararet sinyali hala yanıyordu. Bir anormallik olduğunu anlayıp arabayı en yakın arka sokakta güvenli bir yere çektim. Sanayi sitesinde bir tanıdık tamirci var, O'nu aradım, arabanın çekilmesi gerektiğini söyledi. Saat 21.30, sokak tenha, ben arkadaşla buluşmaya yetişemiyorum...

O ara bir telefon trafiği, çekiciye konum attım, arkadaşımı aradım falan filan. Program iptal oldu :( Sonra 40 dk kadar çekiciyi bekledim ve eve geri dönmek için otobüs durağına geldiğimde saat 22.30'du. Biramı evde içip romantik şarkılar dinleyerek geceyi sonlandırdım :D ama çok yoruldum. Bugün de arabayı sanayiden alıp büroma geldim, biraz Jane Austen'ın kitabı Emma'ya göz attım...


Bu ara bu fotoğrafa bakıp bakıp hayal kuruyorum, arkadaşım buranın Bora Bora olduğunu söyledi. "Para biriktirip gideyim" diye bir espri yapınca bana bir editörlük işi ilanı gönderdi :D Bir blog yazarının İngilizce yazılarının editörlüğü, evden çalışmanızı istiyorlar. Başvurdum ama bir aday bulduk dediler, gerekirse irtibata geçecekler. 

Aklıma bir söz geldi, şöyle birşeydi: "Hayal kurarken iyi düşünün, gerçek olabilir" Umarım bu hayalim gerçek olur. 

Hayal kurarak kalın :) harika bir haftasonu olsun! 

8 Temmuz 2020 Çarşamba

Evelyn Hugo'nun Yedi Kocası (TJR) kitabından alıntılar

Merhaba blogger dostlarım, hala okumakta olduğum kitabın bazı alıntılarıyla geldim. Kitabı bitirdikten sonra yorumlayacağım ama çok akıcı ve güzel bir kitap olduğunu şimdiden söyleyeyim. Bir Hollywood yıldızının hayatını merak edenler hiç düşünmeden okunacaklar listesine alabilirler...

Bu ara, beni Instagram hesabımdan takip edenlerin de bildiği, 2 yıl süren buğdayla ilgili projemizin görüntü işleme kısmıyla ilgileniyorum. Bu sene projemizi sonlandırıyoruz, Kasım ayında sonuç raporumuzu vereceğiz ve bitecek... İki senedir bizzat arazide buğdaylarla ilgilenmek, bakımı ile ilgili işleri yapmak gerçekten çok eğlenceliydi benim için. Bilgisayar başında oturarak iş yapanlar için açık havada vakit geçirmek büyük bir nimet. Onun için her pazar günü yürüyüşlere katılıyorum, arazi işi olduğu haftalarsa buna gerek duymadım. Hem yoruluyor, hem de istediğim kadar dışarıda kalıyordum. "Nice güzel projelere" diyelim...


Dün Kaleiçi'nde en sevdiğim Şarap evi'nin açılışının 7. yılı kutlamaları vardı. Bir arkadaşımla buluşup gittik, bol sohbetli ikramlı güzel bir akşamüstü geçirdim. Zaten müdavimi olduğum mekanın yaşgününü de kutlamış oldum :)

Gelelim okuduğum kitaba, bahsettiğim gibi dili çok akıcı, hızlı ilerliyor. Bazı yerlerin altını çizerek gidiyorum:

*** Yıldızlar hakkında herkesin bilmesi gereken budur işte. Ne kadar sevildiğimizin söylenmesini severiz ve tekrarlamanızı isteriz.

*** Bir defasında, ölümünden bir yıl kadar önce, Vancouver'da iki ay sürecek iş aldığını hatırlıyorum. Annemle beraber iki kez O'nu ziyarete gitmiştik. L.A.'den çok daha soğuk bir yerdi. Bana çok uzun gelen bir süre boyunca orada olacaktı. O'na neden diye sordum. Neden evden çalışmıyordu? Neden bu işi almak zorundaydı?

Bana O'nu canlandıran işler yapmak istediğini söylemişti. "Bunu sen de yapmalısın Monique," demişti. "Yaşın ilerlediğinde, kalbini küçülttüğünü hissettiğin işler yerine kalbini kocaman hissettiğin bir iş bulmalısın. Tamam mı? Söz mü?" Elini uzatmıştı. Tutup sıkmıştım. Bir iş anlaşması yapıyormuşuz gibi...

Yazı çok uzayıp sıkıcılaşmasın, kalan kısmı sonraki yazılara olsun :)