Uzun süre bloga yazmayınca içim bir tuhaf oluyor, ne kadar meşgul olursam olayım yazayım istiyorum, hatta ne yazacağımı bilmesemde...
Son günlerde Antalya'da aşırı bir rüzgar var. Kafamıza birşey düşecek diye insanlar evinden çıkmaya korkuyor işte ben böyle bir pazar günü evden çıkıp mahallemizin yakınındaki parktaki çiçekleri çektim kendimi eğlendirmek için, az da olsa bir yürüyüş, hareket...
Halim Yazıcı'nın şiir kitabını bitirdim dün. O kadar soyut anlatımlar var ki, cümleler o kadar havada kalıyor ki. Tamam ödüllü olabilir ama benim tarzım değil dedirtiyor. Ben anlatılanı tam olarak kavrayabilmeliyim. Birşeyler havada kalınca kafa karışıklığı yaratıyor.
Önümüdeki ay Milly Johnson'un D&R'da bulunan bütün kitaplarını almayı planlıyorum. O kadar iyi geliyor ki, tam kadın diliyle yazılmış ve kadınlara göre! Kadınlara dair ne varsa, her türlü ilişki, aşk, annelik konularını işliyor. Ve de idealimizdeki romantik erkek kahramanları var :). Hafif, esprili birşeyler okuyayım derseniz tam size göre...
Şimdi bitirmem gereken işlere dönmem gerekiyor diyordum ki kahvem geldi. Ben biraz daha laflayayım kahve eşliğinde...
Yine bulutlu ve hafif yağmurlu bir günde de sahile gittim. Bulutlarla kaplı gökyüzü ve denizi izlemenin keyfini tatmışsınızdır. İnce kumda sahilde köpekler sevimli sevimli oynaşıyordu, bir video bile çektim, bir sorunla karşılaşmazsam sizinle paylaşacağım, aksi halde bol bol fotoğraf... Termosuma kahvemi almış kıyıda onları izliyordum, sonra biri yanıma sokuldu, sevmez de ne yaparsınız? Ama sonra termos bardağımdaki kahvenin bir yalamalık tadına bakmaz mı aniden!!
İyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder