29 Haziran 2020 Pazartesi

Kendime Düşünceler - Marcus Aurelius Alıntılar

Bugün bir süre Marcus Aurelius'un Kendime Düşünceler adlı kitabını inceledim. Marcus Aurelius'un heykeliyle Burdur Müzesi'nde karşılaşınca, kim olduğu hakkında bir yazı yazmıştım daha önce, okumak isterseniz buraya buyurun. 


Kitabın bir bölümünden alıntıları sizinle paylaşmak istiyorum, ben çok beğendim.

*** Evrenin özü itaatkar ve yumuşaktır ve onu yöneten aklın içinde kötülük yapmak için hiçbir neden bulunmaz. Çünkü ne kötülük bilir,  ne herhangi bir kötülük yapar, ne de herhangi birine zarar verir. Herşey onunla var olur ve son bulur. 

*** Bir işi yaparken soğuktan titremeye ya da sıcaktan bunalmaya, uykulu olmaya ya da uykunu almış olmana, kötü laflar ya da övgüler duymaya, ölmeye ya da başka bir şeye hiç aldırış etme. Çünkü ölmek de yaşamdaki bir eylemdir. Bu yüzden de "şu andan en iyi şekilde yararlanmamız" yeterlidir.

*** İçlerine bak. Hiçbir şeyin kendine has ya da kayda değer özelliği gözünden kaçmasın. 

*** Var olan herşey hızla dönüşecek ve hepsinin tek bir özden olduğu doğruysa, şüphesiz buharlaşıp savrulacaklar etrafa.

*** Yönetici akıl, kendi durumunu, ne yaptığını ve neyle çalıştığını bilir.

*** İntikam almanın en iyi yolu, intikam alınacak kişiye benzememektir.

*** Bir tek şeyden memnun ol ve onunla rahatla: Toplumsal bir eylemden bir başka toplumsal eyleme geçerken tanrıyı hiç unutmamaktan.  

Ağaç ev sohbetleri -45-

Ağaç ev sohbetlerinin konusu hoşuma gitti ve ilk defa bu sohbetlerin birini yapacağım. Şunu farkettim ki kitap değerlendirmelerinden çok, günlük yaşamdan kesitler anlatıp yorumladığım yazılar daha çok ilgi görüyor. Kitap yorumu yazmak ise benim çok hoşuma gidiyor. Öncelikle, bir kitabı (özellikle de kalınsa) bitirmek çok büyük bir zevk. Yeni bir kitaba başlarken ise sanki hayatınızda da yeni bir sayfa açıyorsunuz :)

Sohbetin konusuna geleyim...

Paylaştıkça çoğaldığınıza, verdikçe aldığınıza inanıyor musunuz? Verme eylemini sadece maddesel değil, manevi açıdan da (sokak hayvanlarına su vermek, bir bilgi kırıntısını, hatta bir gülümsemeyi paylaşmak da olabilir) değerlendirdiğinizde en son neyi verip, neyi almış olabilirsiniz? Bu konuyla ilgili farkındalığınız oluştu mu?

Buna içsel olarak o kadar inanmışım ki, en çok, mutlu olduğumda bunu paylaşmak için, mutsuz olduğumda da mutluluğumun artması için birşeyler veririm. Normal halimde de veririm. Almak için de vermem aslında, herhangi bir yoldan karşılık beklemem. Dünyadan almaktan çok dünyaya vermeye ihtiyaç var bence. İnsanların çok şeyi alınıyor bu hayatta, cebinden parası, manevi olarak mutluluğu... Çevremizde ne kadar çok mutsuz insan görüyoruz... Ufak süprizlerle çevremdekileri sevindirmeyi seviyorum. Komşularımla değişik ve lezzetli çıkan tariflerden yaptığım yemek, pasta ve ekmekleri paylaşırım. Bu ara arkadaşlarıma küçük kavanozlarda hediye reçeller veriyorum, bir de arkadaşıma yemek daveti verdim.


Sokak hayvanları için yanımda mama taşıma düşüncem var. Henüz başlamadım ama yakında yapacağım. Öğrencilerle ve hocamla bilgimi paylaşırım. Keyfim yerindeyse gülümsememi herkesle paylaşırım, suratım asıkken bu konuda cimriyim, kendimi zorlayamıyorum :)) Bazen de aklıma eser birlikte dışarıya çıktığımız bir arkadaşıma kahve ısmarlarım. 

Çok fazla birşey almıyorum, komşumuzun biri devamlı yemek getirir bize, en çok ondan alıyorum. Korona sürecinde bu durum beni pek mutlu etmese de belli edemedim. Hediye almayı seviyorum ama zevkime hitap ederse daha çok mutlu olurum.

Emeği geçen bloglara (Kayıp fısıltı ve Bir yıldızın hikayesi) teşekkürler. Onların yazılarını da isimlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.

24 Haziran 2020 Çarşamba

Gecenin Hikayesi Aylema - N. G. Kabal

Üçleme bir serinin ilk kitabı Aylema, diğer kitaplar Aşeka ve Dora... Kitabın başında yazarın diline alışma aşaması geçirsem de daha sonra anlatımını çok sevdim. Çok genç bir kız kitabın yazarı, Instagram'dan takibe aldım. Genç yaşına rağmen akıcı dili, betimlemeleri ayrıca kurgu yeteneği beni biraz şaşırttı ve mutlu etti. Ben Türk yazarları okumakta zorlanırdım, yine genelde olduğu gibi karamsara yakın bir üslubu var ama çok iyi okutuyor ve kitabın sürükleyici olmasından kaynaklanıyor sanırım, akışında iç açıcılık var. 


Kitap, fantastik öğeler de barındırıyor. Avcılar ve Soğuklar adında iki grup var. Avcılar, liseden sonra akademide eğitim görüyor. Soğuklar tam insan değil insansı, gizli güçleri var ve avcılarla araları devamlı gergin. Kitabın kahramanı Maya Efnan liseden mezun olduktan sonra avcı olduğunu öğreniyor ve akademiye başlıyor. Devamlı ortalıktan kaybolup O'na acı çektiren bir sevgilisi var ve O da akademide. Avcıların arasında özel bir yeri bulunan Maya, Soğukların da devamlı takibi altında...

Okuyacaklar için konuyu daha fazla açmayayım ama bazı alıntılara yer vereceğim.

"Tanrı'nın elinden çizilmiş bir resim gibi görünüyorsun. Büyüleyici ama saf. Güzel ama sert. Masum ama zor."

"Sanki bir uyuşturucu gibi tenimin kokusunu içine çekip, bileğimi damarlarımın üzerinden öptü."

"Birşeyler geliyor Maya, karanlık birşey. Bütün hepimizin sonu olabilecek kadar karanlık. Zamanımız daralıyor. Sana kaçmanı söylemek isterdim ama giderken onlardan birine çarpacağın kadar kalabalık bir karanlık.

Başımı yana yatırarak ciddi ifadesinin ardındaki tedirginliği seyrettim. Her zaman karanlıkta olan benim için çok da afilli bir cümle değildi ama öte yandan onunla işim henüz bitmemişti, bana açıklamak zorunda olduğu şeyler vardı. Sessizce onaylayıp peşine takıldım."

"Ve ben o zaman geldiğinde de benimle ne yapacaklarını bilmedikleri, istenmeyen akraba olmayacaktım."

"İnsanların beni komik bulması çok ironik geliyordu ama içinde dönüp durduğum tüm kasvete rağmen etrafımdaki herkesi güldürüyordum."

"Şimdilik sessiz olmalı ve gölgelerden uzak kalmalıydım. Artık daha fazla arkamı kollamalı, daha dikkatli olmalıydım."

"Keşke karşı karşıya kalmak zorunda olmasaydık. Keşke O'nu da bırakıp gitmek zorunda olmasaydım. Sözümü tutabilseydim keşke. Ama ait olduğum yer O'nun yanı değil, değil mi? Ve o senin kadar çabuk affedebilir mi beni? Sanırım bunun cevabını biliyoruz. Beni değil affetmek, mahvedeceğini biliyoruz."

19 Haziran 2020 Cuma

Benden son haberler

Merhabalar, büromda işleri bitirdim, yazı yazıyorum spontan yazmaya başladım bakalım konu nerelere gidecek... Aslında son günlerde yaptığım pek bir atraksiyon yok, malum arkadaşlarla buluşmalar azaldı, üniversite de uzaktan eğitim uygulanıyor. Geçenlerde bir gün arkadaşla bir kafede kahve içtik. Temizliğine son derece güvendiğim yerde bardaklar tek kullanımlık ve kapalıydı. Bahçede oturduğumuz için de fazla risk oluşturmadık. 

Bu ara merakım kendime Burda dergilerinden patron çıkarıp, elbise dikmek. Evde de zamanımız çok, şimdi kısıtlamalar da olacak... Arkadaşım da bu işlerden iyi anlıyor. 7-8 dergi karıştırıp bana sade ve güzel bir model seçtik. Patron kağıdı aldım, öncelikle modeli çizip keseceğim.


Yine konuyu dişe getireceğim ama ağrıdan uyuyamadığım için uyku düzenim bozulmuştu, dün uykusuzdum ve dinlenmek için bu mumları yakıp gözümü kapadım, çok huzurluydu... Zaten hemen uykum geldi ve yattım. Artık uykumun normale döneceğini düşünüyorum.

Son paylaşılan korona virüs tabloları ve sokağa çıkma kısıtlamaları moralimizi bozuyor. Eylül gelmeden ikinci dalga gelmiş gibi, vaka sayısı neredeyse ilk değerlere ulaştı. Hepimize sabır ver Allah'ım...

Takı satışı ile uğraşan iki arkadaşım var, onlardan ve diğer tezgahlardan bol bol bileklik ve bir de halhal aldım bir de bugün. Eve kapanma öncesi kısa, ufak bir sosyalleşme oldu, iyi oldu. 

Yine biraz Tuğçe Işınsu alıntısı ile bitireyim yazımı. Özellikle sıkıntılı günlerde iyi geliyor insana...

NEYİ ÇOK İSTİYORSANIZ TÜM SAF SEVGİ ENERJİNİZİ, TÜM GÜCÜNÜZLE ONA YOĞUNLAŞTIRIN, İPTAL ETMEYİN. SABREDİN. ENİNDE SONUNDA SİZİN OLACAKTIR.

HENÜZ OLMUYORSA ... 

Arınmadan başlamış olabilirsiniz ... 
Konuyu tıkayan gerçek kök sebep bulunamamıştır. 
Herkesin ve her şeyin hayrına olmayanı istiyor olabilirsiniz. 
Sonuca güvenmeme hali olabilir. 
Kuşku ve iptal enerjisi katılmış olabilir ... 
Etraftaki olumsuz kodlayan kişilere kulak asmayın. 
Gereken yaşam dersi· henüz alınmamış olabilir. 
Ruhsal hafızadaki eski ve olumsuz kayıtlar sabote ediyor olabilir. 
Konuyla ilgili karma borcu ödenmemiştir. 
Kendinizi bu konu karşısında değersiz görüyor olabilirsiniz ... 
İnanmıyorsunuzdur ... 
Bir şeyi istemekten öte ona inanmak sonucu getirecektir. 
Duanı arttır ... 

Haftasonunuzu renklendirmeyi unutmayın, herşeye rağmen mutlu geçsin 🙏❤😊

12 Haziran 2020 Cuma

Saftirik, Ah Kalbim!- Jeff Kinney kitap yorumu

Çizgi romana benzeyen bir kitap yorumuyla geldim. Saftirik, serisi olan bir kitap. Sayfaları çizgili deftere benziyor, günlük şeklinde el yazısıyla yazılmış. Ayrıca her sayfada anlatımla ilgili çizim var. Çok hoş, özellikle ortaokul düzeyindeki çocuklar için. Çünkü kitabın kahramanı Greg o yaşlarda bir çocuk ve genellikle okul maceraları anlatılıyor. Kalın kapaklı eğlendirici bir kitap, ben Carrefour'dan aldım. Çok sevdim, kafanızı dağıtmak istiyorsanız ve özellikle yurtdışında bir çocuğun okul ve ev hayatı nasılmış diye merak ediyorsanız siz de bir şans verin derim.


Yazım kısa olacak, bir arkadaşımla buluşmaya yetişmem gerekiyor. Dişimin durumunu merak edenler için, iki farklı antibiyotik ve günde iki kere ağrı kesici kullanıyorum, dişçimi değiştirdim ve pazartesi günü dişim çekilecek. Herkese enfes bir haftasonu diliyorum.

7 Haziran 2020 Pazar

Diş sorunsalı

Merhabalar, bu ara gündemimde dişimin ağrısıyla dişçiye gitmem ve sonrasında daha çok ağrı çekmem var...

Dişim çürümüş ama bütün çenem ağrıyordu, acaba geceleri dişlerimi mi sıkıyorum stresten diye düşünmeye başladım ama ağrı bir süre sonra tek bir noktaya yöneldi. Böylece dişimin çürüdüğünü anladım ve iyi bir dişçi soruşturmaya başladım. Ortodontist bir arkadaşım var, muayenehanesi onunla kapı komşusu olan bir dişçiyi tavsiye etti ama gitmez olaydım...

Dişime kanal tedavisi gerekiyormuş, dişçi içini temizleyip ilaçlı tampon koydu ama sanırım siniri tahriş etmiş üç gündür ağrıdan duramıyorum, yatarken ağrı kesici alıyorum... Dişçiye cuma günü gittim, ağrı kesici alınca cumartesi günü dişimin ağrısı tekrar 14.45 gibi arttı. Hemen dişçiyi aradım ama ulaşamadım cumartesi saat 15'e kadar çalışıyormuş, telefon açılmadı. Yani bugün de öğleden sonra ağrısı artan dişimin sinirini hissediyorum. Yarın sabah arayıp gideceğim ama ne çektiğimi anlatabilmem çok zor, Allah kimseye vermesin...

Şimdi biraz kitap alıntısı yazayım da, konu dağılsın azıcık. Aslında yazılacak olaylar var ama şu an ağrıdan tam toparlayamıyorum. Benim için dua edin bu ağrı yarın son bulsun, en kısa sürede dişim iyileşsin 🙏


Tuğçe Işınsu'nun El Vedud adlı kitabından bir alıntı:

Yaşarken bunları unutma...

Dünyanı oluşturan senin inanç şeklindir.
Bilinçli zihin, zihnin %10'uyken, bilinç altı %90'lık bilgiye sahip. Orayı keşfet...
Her şey bilinçaltında kayıtlı.
Yoğunlaş ve talep et, cevap gelecek...
Her kaldırdığın engel, seni ilahi giriş kapısına yaklaştıracak.
Bilinçaltı gözle görünen ve imgeleme arasında fark görmez. Gerçek sandığını yürürlülüğe koyar.
Affetmek özgürleşmektir. O'na gidip söylemek değildir, enerjini bu olumsuzdan çekmendir.
Arzu ettiğinden çok, onayladıkların yaşamına çekilir.
Düşünce sistemi değişmeden, dönüşüm tam olarak gerçekleşmez.
Tüm olanlar seninle ilgili.
Her olmuşun sorumluluğunu al ki gücün artsın.
Enerji kanalını aç.
Bir değişim, bir diğer değişimi kamçılar.
Kendi kendinin terapisti de olursun, şifacısı da...
Yeni birşey görmek değil, yeni enerjin ile bakabilmen gerek en başta...
Sonucu net belirle. Hedefi kesin koy. Farkında ol ve eyleme geç.
Ağzından ve enerjinden çıkan her olumsuzu artık iptal et.
Her yere, her şeye görünmeyen enerji bağlarıyla zaten bağlısın, istediğin yere ve kişilere ulaşabilirsin.
Öfke sandığın şeyin altında "korku" gerçeği yatıyor.
Aklın inandığı herşey gerçekleşebilir.
Bil, inan, kabul et, şükret. Tekrar et.
Başarmak istiyorsan, kendini şimdiden başarmış olarak gör.
Mucizen, sen enerjini korkularının üzerinden tamamen çektiğin gün başlar...

3 Haziran 2020 Çarşamba

ETME

Uzunca bir süre önce Mevlana ve Şems'i anlatan Aşkname adlı bir kitap okumuştum. O kitabı o kadar sevdim ki, not defterlerim bu kitaptan alıntılarla doldu taştı. O zamanlar blog yazmaya henüz başlamamıştım, o alıntıları biraz biraz bloga aktarayım diyorum. Bunlardan biri Mevlana'nın Şems'e yazdığı Etme şiiri. 


Şiirin kısaca hikayesi şöyle; Mevlana ve Şems karşılaştıkları anda birbirlerine karşı samimiyet ve dostluk hissederler ve Konya'da birbirleriyle uzun sohbetler edip birlikte ibadet etmeye başlarlar. Halk, Mevlana'nın ilgisine alışkın olduğu için Şems'le olan samimiyetini kıskanıp dedikodu yapmaya başlar. Şems incinir ve Mevlana'nın yalvarmalarına rağmen Şam'a gider.

Bu durum Mevlana'yı perişan eder, oğluyla Şems'e bir mektup gönderir ve geri dönmesini ister. Şems daveti kabul eder ve Konya'ya geri döner ancak bir süre sonra dedikodular tekrar ortaya çıkmaya başlar ve kindar bir grubun Şems'i ortadan kaldırmak istedikleri duyulur. Böylelikle Şems Konya'dan aniden ayrılıp ortadan kaybolur. Mevlana Şems'e birçok şiir yazar, bunlardan biri de "Etme" şiiridir.

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme

Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

Mevlana Celaleddin Rumi