18 Aralık 2018 Salı

Kibritçi Kız

Bu masalı unutmuştunuz değil mi? Belki yakınlarda çocuğunuzla okuduğunuzda hatırladınız. Ben yine çocuk kitaplarından gideceğim... Bu masalı size hatırlatmak, paylaşmak isteğimin bir sebebi de yeni yıl akşamında geçiyor olması. Biz sıcacık evimizde türlü türlü yiyeceklere, içeceklere doyacakken belki de mahallemizin biraz dışında bir kibritçi kız masalı yaşanıyordur, kim bilir? 


Hava çok soğuktu.
Evlerden hep kahkaha sesleri geliyordu, çünkü yılın son gecesiydi. Hiç kimse dışarıda yağan kara aldırmıyordu.
Ama bu soğukta dışarıda biri vardı! Bu, küçük bir kız çocuğuydu...
Başı açık, ayaklarında hiçbirşey olmadığı halde yürüyordu; çok acıkmıştı ve üşüyordu. Üzerinde eski bir önlük vardı. Bütün gün gelip geçenlere satmaya çalıştığı bir kibrit kutusu taşıyordu. Akşama kadar kimseye kibrit satamamıştı. Şimdi tek kuruş kazanamadan babasının oturduğu tavan arasına dönüyordu.
Korkuyordu, O'na ne söyleyecekti? Acımasız adamdan yine dayak yiyecekti. Titriyordu, eve gitmek istemiyordu. Buz gibi tavan arasında dışarıdakinden daha az mı üşüyecekti? Burada kimse O'nu dövemezdi. Kaldırıma oturdu, soğuktan uyuşmuş parmaklarını birbirine sürttü, karın yağışını izlemeye koyuldu.
Kibritlerini düşünmeye başladı, bunlar belki donmuş ellerini ısıtabilirdi. Kutudan bir kibrit çekip yaktı. Ne güzel, ne berrak bir pırıltı! Çocuğa öyle geldi ki karlarla kaplı cadde yerine yanında iyi bir sıcaklık yayan büyük bir soba yükseliyordu! Fakat kibrit sönünce herşey kayboldu. Kızcağız peş peşe kibritlerini yakıyor sobayla birlikte güzel, beyaz bir örtü ile kaplı bir masa, tam ortasında çok güzel kokan bir hindi dolması görünüyordu. Yanan kibritler, masanın yanında oyuncaklar, şekerlemeler dolu harika bir Noel ağacını da gösterdi. Sonraki kibrit çam ağacının yanıda gülümseyen büyükannesini gösterdi. Büyükannesine kendisini bu güzel yere alması için yalvardı. Büyükannesi - Gel, dedi. Melekler kzı ve büyükanneyi ışıl ışıl, açlık, soğuk ve gözyaşı olmayan bir ülkeye götürdüler. 
Ertesi sabah yoldan gelip geçenler ağzında tatlı bir gülümseme olan ölmüş kızı buldular, yılın bu son gününde yavrucağın böyle ölmesine çok üzüldüler.

Yeni yılda daha duyarlı olalım, kışın soğuğu ile üşüyüp yüreklerimiz de soğutmayalım. Elimizdekileri bunlara sahip olamayanlarla paylaşalım, yardımsever olalım. Mutlu seneler, sevgiler ❤

17 Aralık 2018 Pazartesi

Esrarlı Ada - Jules Verne

Beş-altı ay önce bir arkadaşım Tokat'taki bir köy okuluna yapılması istenen bir kitap bağışı kampanyasını duyurmuştu sosyal medya hesabından. Ben de Tokatlıyım, yardım etmek çok istedim ama elimde çocuk kitabı yoktu. Hemen sahafları dolaşıp 4-5 tane kitap aldım, sonra kitapları gönderecek olan okuma grubumuz dağıldı ve kitaplar elimde kaldı. 

Aslında ben blog yazmaya başlamadan önce tüm Jules Verne ve Jack London kitaplarını okumuştum, tabi o zaman kitap yorumu yazmak gibi bir düşüncem yoktu, nereden aklıma gelsin :) Çok sevdiğim için bu kitabı miniklere aldım, elbet bir gün ihtiyacı olana ulaşacak... Kendime bir hatırlatma olsun diye de bu kitabı, orijinalinin kısaltılmış versiyonunu tekrar okudum.


Savaş tutsağı olarak alıkonulan beş adam bir köpeği de yanlarına alarak cesaretleriyle kaçmayı başarırlar. Bir balonla seyahat edip, kötü hava koşulları yüzünden bir adaya düşerler. Burada kısıtlı imkanlarla kendilerine güzel bir yaşama ortamı yaratırlar. Bu arada yakın bir adada bulunan bir zamanlar suç işleyip sürgün edilen başka bir adamı kurtarıp, aralarına alırlar. Ve bu adada birçok macera yaşarlar. Ben kitabı daha önce okuduğumdan adanın esrarını biliyordum ama size söylemeyeceğim. Tüm Jules Verne kitapları özellikle doğada macera yaşamayı sevenler için hazine değerinde bence. İyi haftalar!

16 Aralık 2018 Pazar

Yunan ve Roma mitolojisi üzerine

Mitolojiyle ilgili bir kitap okumaya başlamıştım yıllar önce, Tübitak yayınlarının resimli bir kitabıydı. Mitolojik karakterler arasında çok fazla vahşet olayları geçiyordu, bitiremedim. Geçenlerde elime başka bir kitap geçti, mitolojinin ortaya çıkmasıyla ilgili bilgilendirmeyle başlıyor, ben de bu kısımdan kısa bir derleme yazayım dedim. Hem mitolojinin önemini kavrarız, hem de belki bir şans daha verebilirim Roma ve Yunan mitolojisini okumak için.

Zeus
Yunanlıların ve Romalıların Olympos Dağı'ndaki tanrılara ve tanrıçalara tapınmalarının üzerinden yüzyıllar geçti. Yüce Zeus, gaddar Medusa ve baştan çıkarıcı Afrodit gibi daha önceden kulağımıza çalınmış olan eskiçağ karakterlerinin kökeni M.Ö. 900'lere kadar uzanan söylencelere dayanır. Öyleyse bugün bu söylencelerin üzerinde neden duruyoruz? Klasik mitoloji Batı dünyasının ve ötesinin tarihini, edebiyatını, kültürünü,
Medusa

yaşamını etkilemiştir, daha doğrusu eski dünyayı ve günümüz dünyasını şekillendirmiştir, günümüz yaşamını etkilemeyi de sürdürmektedir.

Örneğin kullandığımız dil, klasik mitolojinin etkisi altındadır: Kendini beğenmiş kişiler narsisttir, hipnozun düş dünyası halini deneyimleyenler vardır ve dünya haritalarını görmek için atlasa bakarsınız. Yılı oluşturan aylar isimlerini Roma mitolojisinden alır; takım yıldızlarının kökeni de söylencelere dayanır. Homeros, Sofokles, Vergilius ve Ovidius gibi ünlü yazar ve düşünürler tanrıların kavgaları ile insanların yaşamını ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bu yazarların kaleme aldığı metinler aslında klasik mitolojiyi kısmen yansıtmaktadır. 

Eski Yunanlılar ve Romalılar insanlığın gelişmesi, doğal olayların nedenleri, dünyanın ve evrenin kökeni gibi birçok şaşırtıcı olayı açıklamak için söylencelerden yararlandılar. Söylenceler yüzyıllar boyunca sevgi, ihanet, savaş, tutku, kıskançlık, sadakat ve trajedileri de güçlü tanrıların, soylu kahramanların ve korkunç canavarların öyküleri vasıtasıyla aktardılar. Burada ayrıca yarı insan yarı at biçimindeki saldırgan Sentorlar; yolunu yitiren denizcileri ölüme sürükleyen dayanılmaz Sirenler; Minotor, Sfenks, Chimera ve Kikloplar gibi özgün canavarların da dahil olduğu tarihe geçmiş en ilginç varlıkları mitoloji vasıtasıyla keşfedebilirsiniz. Aynı zamanda Truva Savaşı, Odysseus'un destansı yolculuğu ve Oedipus'un acıklı yaşam öyküsü gibi tarihteki en ünlü macera ve savaşların altında yatan hikayeleri de öğrenebilirsiniz. Buna ilaveten Yunan mitolojisinde yer alan tanrı ve tanrıçaları, bunların Roma mitolojisindeki karşılıklarını ve özelliklerini keşfedebilirsiniz. Aşk, macera, polisiye, korku, en çok hangisini seviyorsanız onu söylencelerde bulacaksınız. 

Eh ben bu yazıyı yazarken ikna oldum mitolojilere tekrar şans vermeye :) siz ne dersiniz?

Kaynak: Mitoloji 101 - Kathleen Sears

12 Aralık 2018 Çarşamba

2019'da kendimden beklentilerim - hedeflerim

Bu yazıya başlamadan önce blogda üç yıl yeni yıla dair ne yazmışım diye okudum. Art niyetsiz sevmeye devam, birlik-beraberlik, bolluk-bereket istekleri tekrardan, ihtirasa kapılmadan emek harcamak-çalışmak, çalışmayı arttırmak, sağlık için çabalamak ilk anda bana o yazılardan gelen ilhamlar.


Bu sene geçen sene yazdığım yazıların neredeyse yarısı kadar yazmışım. Geçen sene İngilizce blog yazmak hedeflerimden biriydi, sanırım ilk aylar bunun sıkıntısını yaşadım, başlayamayınca ikisi de olmadı gibi bir durum...

Akşamları dışarıda çok vakit geçirdim bu sene arkadaşlarımla, sohbet, canlı müzik, biraz dans... Ama 2018 benim açımdan iyi bir seneydi diyemeyeceğim. Pazar yürüyüşlerine fazla katılamadım, en sevdiğim spor trekking i fazla yapamadım. 

2019 çok çok daha iyi bir yıl olsun!

Şimdi hedeflerimi toparlıyorum:

*  Daha sağlıklı beslenmek

*  Sabahları erken kalkma alışkanlığı edinmek

*  Alkol tüketimini azaltmak

*  Şeker-bal tüketimini azaltmak

*  Sağlıklı kilo vermek

*  Sosyal medyada (blogu buna dahil saymıyorum) daha az zaman geçirmek

*  Daha akıllıca alışveriş yapmak

*  Yeni tarifler denemek, yeni bir tarif defteri edinmek

*  Daha çok mektup yazmak (yeni Japon bir arkadaşım var)

*  Arkadaşlarımı daha fazla evde ağırlamak

*  Daha fazla kişinin hayatına dokunabilmek, insanlara faydalı olmak

*  İngilizce blog yazmak (mesleki veya sosyal)

*  Sorgulayarak, değişimden korkmadan adım atabilmek

*  Daha fazla konuda etkin ve verimli olabilmek

*  Sporu arttırmak

5 Aralık 2018 Çarşamba

Kadın Dedektif - Alexander McCall Smith

Mma Ramotswe'nin Afrika'da, Kgale Tepesi'nin eteklerinde bir dedektiflik bürosu vardı. Büronun tüm mal varlığı küçük beyaz bir kamyonet, iki masa, iki sandalye, bir telefon ve eski bir daktiloydu. Bir de, Botsvana'daki tek kadın dedektif olan Mma Ramotswe'nin kırmızı çalı çayı yaptığı bir demliği ve kendisi, sekreteri ve müşterisi için üç kupası vardı. Bir dedektiflik bürosunda gerçekten başka neye ihtiyaç olurdu ki?


Mma Ramotswe'nin Güney Afrika'da bebeklikten başlayan çarpıcı hikayesini okuyoruz, devamında oldukça başarılı bir dedektif oluyor. Annesi erken yaşta ölen ancak babasının kuzeni tarafından bakılarak oldukça iyi eğitilen Mma bir süre sonra okul hayatından sıkılıp gerçek hayata adım atmak isteyecektir. Olumsuz gelişen bir evlilik sonrası bebeğini kaybettikten sonra açtığı ülkenin tek dedektiflik bürosunda sadece bir erkeğin yapabileceği düşünülen işlerin altından başarıyla kalkacaktır. 

Ferah bir kitap, Afrika'daki zor ve çileli hayattan bahsetse de hafif, kolay okunuyor. Siyahi, şişman bir kadın tek başına başarıyı, başarmanın imkansız sayılabileceği bir sektörde yakalıyor. Eğlenceli ve kendine bağlayan bir üslubu var kitabın, eh ne de olsa yazarı A. McCall Smith!

İşlerinizin yoğunluğundan dolayı kafanız doluysa da rahatlıkla anlayabileceğiniz, hızlı okuyabileceğiniz bir kitap, tavsiye edilir :)

4 Aralık 2018 Salı

Aşka Yolculuk / Moon Lovers Dizisi

Aşka Yolculuk dizisinin tanıtımını bir blogta okumuştum, konusu hoşuma gidince izlemeye karar verdim. Bundan sonra tavsiyeleri not alırken blog ismini de yazacağım, burada yazmak hoşuma giderdi, hangisi olduğunu bulmaya çalıştım ama başaramadım. 


Her akşam 2 veya 3 bölümünü izliyorum, 8. bölüme geldim ve hala izlemekte kararlıyım. Yani sardı beni, Kore'lilerin saf sevgiyle dolu diyalogları oldukça hoş. Yaş itibarıyla benden daha küçük kitleye hitap etse de ben bu tür yapımları seviyorum, romanlarda da genç yetişkinlere hitap edenleri sevdiğim gibi...

İlk bölümde perişan bir halde görüyoruz genç kızımızı, başına gelen bir olay yüzünden kötü bir durumda bir göl başında oturuyor. Küçük bir çocuğun göle düşmesiyle O'nu kurtarma amacıyla göle atlıyor ve çocuğu kurtarıyor ancak daha sonra kendisi dibe batmaya başlıyor ve tam o anda güneş tutuluyor. Suyun yüzüne eski bir Çin hanedanı'na ait prenslerin yıkandığı bir havuzda çıkmasın mı! Bir anda tarihte yolculuk yapmaya başlıyoruz ve başrol kızı burada boğulmak üzere olan başka birinin yerine geçip hayatına devam ediyor. Bundan sonra olaylar bu krallık etrafında geçiyor. 

Hesu durumdan dolayı şaşkın, başlarda öldüğünü düşünse de daha sonra buradaki hayatın keyfini çıkarmaya karar veriyor ve başına türlü türlü işler geliyor. Buna neredeyse kralın karısı olmak da dahil! 

Dizileri her zaman gözümü dikip izleyemiyorum ama örgü örerken veya sohbetin arasında, çay koyarken gevşek gevşek izlemek hoşuma gidiyor. Türk dizileri kadar duygusallık, öfke ve şiddet yok Kore dizilerinde, daha masumlar ve psikolojinizi bozmuyorlar. Tavsiyemdir, bir tane edinin, kışın uzun kış gecelerinde boş vakitlerinizi doldurur, aşkı içinizi ısıtır :))