28 Nisan 2018 Cumartesi

Jungle (Orman) Filmi

Yine benim gibi doğa aşıklarına hitabeden bir film izledim, bunu da çok beğendim. Blogların birinde yorumunu okuyup izlemeye karar verdim ama adını not almadığım için hangisi bilemiyorum. Bu filmle ilgili yazı yazanlar yorumlara linkini bırakırsa tekrar zevkle okurum. 

Başrolde Harry Potter'ı oynayan Daniel Radcliffe olduğu için benim için filmin cazibesi biraz daha arttı. Film az önce bitti ve çok etkilendim aslında, şu an yazısını yazmakta zorlanıyorum diyebilirim. Sahneleri gözümün önüne getirince geriliyorum biraz :) 


Gayet hoş bir macera filmi gibi başlıyor, orman da beni germiyor aslında, ormanda yürümeyi çok sevdiğim için... Maceraya atılmayı seven ve evden çok uzak diyarlarda tanışan 3 kafadar, Amazon'da bir ormanda yürümeye karar veriyor. Yossi'yle (Daniel Radcliffe) gizemli bir şekilde tanışan rehber, O'nun aklını çeliyor bu seyahat için. Oldukça heveslenen Yossi'de diğer iki arkadaşını ikna etmeyi başarıyor. Ormanda bir süre herşey çok güzel gidiyor, daha sonra gerilim başlıyor. Ben ormanı çok sevdim ve uzun süre gergin müziklere rağmen gerilmedim ama sonlara doğru sesli izlemeye başladım " ayyy, ahhhh, tühhh " :D  

Fragmanını da aşağıya bırakayım. İzlemek isteyenlere iyi seyirler...


26 Nisan 2018 Perşembe

Aramızdaki Sözler Filmi

Uçakla seyahat ederken yukarıdan şehri, sonra köyleri ve tarım alanlarını, bunları da geçtikten sonra devasa karlı dağları görürüz. Kar tertemiz ve ayak basılmamış, dağlar devasa boyutta ve yamaçları çok keskindir. Gökyüzünde olduğumuz sürece bundan sonra genelde bu manzarayı izleriz. Böylece dünyanın bilinmeyen köşelerini ve büyüklüğünü algılamaya başlarız ve hayran kalırız. 

İşte böyle sarp bir dağ yamacına kahramanlarımızın uçağı düşüyor. İki kişilik bir uçak ve pilot seyir halindeyken felç geçiriyor. Ben (Idris Elba) ve Alex (Kate Winslet) uçak enkazından sağ salim çıkıyor ve tabiki telefon sinyal almıyor.


Bundan sonrasında, verdikleri inanılmaz bir yaşam mücadelesini izliyoruz. Ben, doktor olduğu için Alex'in hayatını kurtarmakla bayağı uğraşıyor. Birbirini hiç tanımayan iki insanın zor şartlarda nasıl yakınlaştıklarını görüyoruz ki bunu tahmin etmek zor değil. Ben'in küçük bir çocuğun ameliyatına, Alex'in ise kendi düğününe yetişmek için bu uçağı kiraladığını da söyleyeyim, bu, konunun işlenişini ilginçleştiriyor. 

Ben doğal yaşamı, dağları ve dağlarda yürümeyi çok sevdiğim için manzaralara da hayran vaziyette izledim. Çok fazla film izlemem, pek sabredemem ama bu size gönül rahatlığıyla önerebileceğim bir film. Umarım çok anlatıp tadını kaçırmamışımdır :) İzlemeyi düşünenlere iyi seyirler...

25 Nisan 2018 Çarşamba

Kaleiçi Turu - Bölüm 2

Kaleiçi, doğal ve korunaklı bir limana sahip olması ve ulaşım imkanları nedeniyle antik çağlardan günümüze kadar kesintisiz biçimde liman yerleşimi olarak kullanıldı. 


Son dönemlerde yapılan araştırmalarda Kaleiçi'nde ilk yerleşimin hangi dönemde başladığı tespit edilemese de, MÖ 4. yüzyılda yerleşimin olduğu kesin olarak bilinmektedir.Pamphylia bölgesi sınırları içinde bulunan ve erken Helenistik dönemde küçük bir yerleşim yeri olduğu düşünülen Kaleiçi, MÖ 2. yüzyılda Anadolu'nun o dönemdeki en güçlü kralı olan Bergama kralı II. Attalos Philodelphos 'un bölgeye hakim olmasıyla Attaleia adını aldı ve günümüzdeki sur duvarlarının sınırlarına ulaşan şehir görünümünü kazandı.


II. Attalos'un Akdeniz ticaretinde faal bir konumda olmak için kurduğu liman şehri antik çağlar boyunca Doğu Akdeniz bölgesinin en önemli liman şehirlerinden biri oldu.

MÖ 1. yüzyılda Pamphylia bölgesinin bir Roma eyaletine dönüşmesiyle Antalya, pek çok Anadolu şehri gibi Roma hakimiyetine girdi. Özellikle 1. ve 2. yüzyıllarda yapılan imar faaliyetleriyle Antalya bir Roma şehri görünümü kazandı. Sur duvarlarının bir kısmı, Roma imparatoru Hadrianus'un şehir ziyareti onuruna Hadrianus Kapısı (Üç kapılar) ve Hıdırlık Kulesi gibi yapılar bu dönemde inşaa edildi.

Hadrianus Kapısı (Üç kapılar)

Kaynak: http://cicekacan.antalya.bel.tr/antalya-tarihi

23 Nisan 2018 Pazartesi

Çekilişimizin Kazananı

Merhabalar, çekilişimiz sonuçlandı. Katılım az olsa da en azından kazanma şansı bakımından avantajlı oldu. Çok teşekkür ediyorum, katılımınız benim için önemli ve çok değerliydi. Kazanan arkadaşımız:



BEYDA'NIN KİTAPLIĞI



Rüheyda hanımı tebrik ediyor, katılan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Çekiliş nasıl yapıldı diye merak ediyorsanız, herkese bir numara verip kağıtlara yazdım, katladım ve karıştırdım. Bizde misafir olan teyzem çekti.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız da hepimize kutlu olsun. Sevgiler ❤

20 Nisan 2018 Cuma

Kaleiçi Turu - Bölüm 1

Kafamın dolu olduğu bir cuma akşamından merhabalar... Kafamın neden şiştiğini söyleyeyim; tez çalışmam için uydu görüntüsü alacağız ve araştırma amaçlı olduğu için ücretsiz talep edebileceğimiz kurumun (Alman Uzay Ajansı) bir formunu doldurmak gerekiyor. Radar görüntüleri çok değişik olduğundan formu doldururken istenilen bilgileri bulmak için yaptığım araştırma dolayısıyla kafam şişti. Neyse sizin de kafanızı karıştırmadan (ki eminim herkesin çalışmaktan yorulduğu bir hafta olmuştur) iki hafta önce ücretsiz katıldığım Kaleiçi tanıtım turundan bahsedeyim. 

Tur şirketi yeni olduğu için bu geziyi tanıtım amaçlı düzenlemiş. Haftada en az bir-iki akşamımızı geçirdiğimiz Kaleiçi'ni bize gündüz gezdirerek tarihini anlattılar. Anlattılar ama öğretememişler, ben yazımı yazmak için internetten yeniden araştırma yaptım. Biraz gezme, biraz tarih, bu  yazı dizim ortaya karışık olsun, ilk bölümde de geziye bir giriş yapayım.

Antalya Kaleiçi, tarihi eski konakların olduğu eski bir mahalle, yani Antalya'nın tarih kokan yüzü... 

Tur ofisi de Kaleiçi'nde, toplandıktan sonra ilk önce önce Suna İnan Kıraç Müzesi'ne yürüdük (Akdeniz Medeniyetleri Müzesi). Bu müzenin kütüphanesinden zaman zaman yararlanırım; bilimsel makalelerim ve ayrıca bazen bloga yazdığım yazılar için bilgi edinme amaçlı. Ancak burada daha önce gitmediğim bir binada gezdik. Buraya çok gelip bu kısmı gezmediğim için bende çok merak uyandırdı, eskiden kilise olarak kullanılan bir yermiş.

Alt kapının üzerindeki kabartma
İlk katta eski seramikleri gördükten sonra üst katta, eski zanaatçıların mini heykelleriyle karşılaştık ayrıca bu satıcıların bağıran ses kayıtları da bize eşlik etti. 
Berber
Bakırcı
Ve hala Bakırcılar Çarşısı var Antalya'da...

Kestaneci
Tenekeci
Yemekçi
Bu katta ayrıca eski Türk evi olarak döşenmiş odalar ve yüresel kıyafetlerle mankenler vardı. Bu tarz yerler hemen her yerde olduğu için sadece Kına Gecesi'nin canlandırıldığı odayı çektim.



Devamı gelecek...

8 Nisan 2018 Pazar

Uçansu Şelaleleri Yürüyüşüm

Antalya'nın Düden ve Kurşunlu Şelaleler'ini duymuş olabilirsiniz ama Uçansu Şelaleleri'ni duymuş olduğunuzu sanmıyorum. Bunlar Serik ilçesinde gizli saklı yerlerdedir, benim bile neredeyse yeni haberim oldu. Ulaşılması uzun mesafeler yürümek gerektirir, herhangi bir araçla ulaşamazsınız.

Birkaç hafta önce, güneşli ve sıcak bir pazar günü buraya yürüyüşe gittim. Uzun bir süre sonra ilk defa bu kadar uzun yürüyüş yaptım, yorucu ama çok zevkliydi. Yürüyüş rotamızın başlarında su kaynaklarıyla karşılaşmaya başladık, daha sonra uçsuz bucaksız bir orman manzarasının yeşiliyle gözlerimizi ve kafamızı dinlendirdik.



Bu manzaradan ayrılmak hiç istemedik, orman bizi dört bir yanımızdan sardı, kucakladı sanki... 


Bizim yürüdüğümüz patika tarihi St Paul yoluydu. Bu patikada sonraki durak, Kral Havuzu'ydu.


Uçansu Şelaleleri Uçan1 ve 2 şeklinde adlandırılmışlar. Yürüyüş rotasında önce Uçan1 sonra da 2 bulunuyor. Uçan2'ye dökülen su, Kral Havuzu'ndan geliyor. Benim buraya 2. gelişimdi ve geçen sefer geldiğimde gruptan bazı arkadaşlar bu havuzda yüzdü. Biz de melül melül baktık, içimiz gitti tertemiz suda yüzemeyince. Buraya baharın ilk günleri yüründüğü için benim açımdan suya girmek için erken bir zaman oluyor. Gördüğünüz gibi havuzun çevresi kayalık ve bunlar oldukça kaygan, yani havuza atlayıp girmek gerekiyor. Maceraperestler için bulunmaz değerde :)


Uçansu1'e geldiğimizde aynı zamanda öğle yemeği molamızı da verdik. Kışın kumanya hazırlamak kolay da, yaza doğru sıcakta bozulur mu kaygısından yanınıza ne alacağınızı şaşırıyorsunuz. Grup halinde oturup herkes birbirininkinden yiyor, o gün dikkat ettiğim tek şey doğal beslenmek oluyor.




Burada ruhumuzu karnımızı doyurup iyice dinlendikten ve hafta içi yaşadığımız kaygıları, ayağımızı soktuğumuz serin sulara bıraktıktan sonra Uçansu2'ye devam ediyoruz.

İnternette araştırmalarım sonucu şelalelerin döküldükleri yüzeyin kireç taşından oluştuğunu öğreniyorum. Bu sebepte yüzeyde kopmalar yaşanmış ve çeşitli sarkıtlar oluşmuş. Bu yapı, suyu azalmış Uçansu2'de daha belirgin ve yukarı kısımda sadece bu ilginç oluşumu fotoğraflıyorum.


Aşağısı ise binlerce balığın ve kurbağanın doldurduğu yeşil, tertemiz bir göl. Gözlerimi kapatıp kurbağaların senfonisini dinliyorum, sonra suyun içindeki balıklar  objektifime yansıyacak mı acaba merakıyla gölü fotoğraflamaya koyuluyorum.


Buradan patikaya ulaşmak için indiğimiz sarp kayaları geri tırmanıyoruz. Bu bana bir süre diz ağrısına mal oluyor. Geri dönüş yoluna geçiyoruz, bir dahaki su kaynağına geldiğimizde ise geçti bile, hayran hayran son fotoğrafları çekip kaynağın sularında elimizi yüzümüzü yıkıyoruz.


Mola verdiğimiz bu yerde arkadaşımın ikram ettiği bir parça fıstıklı çikolatayı yürüyüşü bitirme ödülü olarak kabul ediyorum, o anda aldığım tat paha biçilemez. Az bir mesafe daha yürüdükten sonra araçlarımıza ulaşıyoruz.

İşte böyle güzel bir pazar günü geçirmiştim ve bu pazar evde oturduğum için pişmanlık hissettim yazarken :))

5 Nisan 2018 Perşembe

Blog yazarlarını tanıma mimi

Merhaba, bu mimi Farklı Diyarlar blogunda görüp yapmaya karar verdim, yapmayan herkesi mimlemiş. Bayağı zaman öncesinden bu mim bloglarda dolaşıyor, ben de finali yapacağım herhalde :) 

1 Nerelisin?
Tokatlı'yım, babam oralı. Ben  hiç Tokat'ta yaşamadım, Bursa'da doğdum. En uzun süre Antalya'da yaşadım. 'Sen nereli hissediyorsun kendini?' derseniz 8 sene yaşadığım İstanbullu hissediyorum.

2 Burcunuz?
Kova, Uzay Bilimleri'nde okuyup burçlara inanan yoktur, ben de onlardan biriyim. Yakın tarihlerde doğanları benzer karakterlerli yapanın bebeklerin anne karnında aynı mevsimleri geçirmesi olduğuna inanıyorum. Biliyorsunuz ısı değişimleri farklı hormonların salgılanmasını arttırıp azaltıyor.

3 Bloglarda en çok ilgini çeken nedir?
En çok kitap yorumu yapan bloglar ilgimi çekiyor, günlük hayattan bahseden yazıları da okuyorum. Yazılarıma yapılan yorumlar çok ilgimi çekiyor, şimdiye kadar hep beni moral olarak yükselten yorumlar geldi. Zamanım oldukça okuyup yanıtlamayı çok seviyorum.

4 En sevdiğin mevsim?
Baharlar; ilkbahar ve sonbahar. Havanın ılık olduğu zamanlar. Sonra da kış, artık biraz da bahar gibi geçtiği için, bir de karı çok seviyorum, sıcağı hiç sevmiyorum.

5 Yabancı dil biliyor musun?
İngilizcem çok iyi. Anadolu Lisesi'nde ilkokulu bitirir bitirmez 1 sene hazırlık okuduğum için. Biraz da Almanca biliyorum, çok az da Slovakça.

6 Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?
Genelde kitap okuyorum, pazar günleri geziyorum veya yürüyüş yapıyorum. Bazı haftaiçi akşamlar arkadaşlarımla buluşuyorum birşeyler içiyor veya yürüyüş yapıyoruz. Bunların dışında sosyal medyadayım; instagram, facebook, blogger.

7 En son hangi kitabı okudun?
Gogol'ün Bir delinin hatıra defteri'ni okudum. Antalya kitap topluluğu ile de tartıştık kitabı, burada da yorumumu paylaştım. Ondan önce başlayıp hala okuduğum kitap ise Balzac'ın Vadideki Zambak'ı.

8 Hayatında pişman olduğun birşey var mı?
Uzun süre bir ilişki yaşamadığım bir dönemde, bir arkadaşımın bana yakınlaşmaya çalışması ile O'na aşık olmam ve o esnada babamın kanser olduğunu öğrenmemiz ve o zorlu süreçte bu arkadaşıma sığınmaya çalışmam. Ben ilgi gösterince kaçan karaktersizce bir davranış göstermesine rağmen üstüne gitmem, o kötü günlerimde bir de O'nun beni ezmesiyle baş etmeye çalışmama sebep oldu. Gerçekten hiçbirşeye değmeyen bir insanmış, keşke hemen uzaklaşsaymışım.

9 Tuttuğun takım var mı?
Çocukken Fenerbahçe'yi tutardım, şimdi Beşiktaş yakın geliyor. Ama en sevdiğim uluslararası maçları izlemek ve milli takımı tutmak.

10 Çantandan eksik etmediğin şeylerden bazılarını yazabilir misin?
Anahtarlarım, cüzdanım, kulaklıklarım, selpak; bunlar herkesin çantasının vazgeçilmezleridir aslında. Bu ara diyette olduğum için ara öğün atıştırmalıklarım ayrıca ruj var bir süredir. Havaların ısınmaya başlamasıyla su ve bazen kitabım.

11 En sevdiğin içecek?
Kahve, çay ve bazı akşamlar bir kadeh kaliteli şarap iyi gidiyor :)

12 Son olarak blogundan para kazandın mı?
Hayır. Adsense reklamları eklemeyi düşündüm ama sonra kazanacağım paranın yazıların arasında reklamların çıkmasına değmeyecek bir meblağ olduğunu düşündüm. 

Blogdaki yazarların ve özellikle takipçilerimin bende özel bir yeri var. Buradaki sıcak ortamı başka hiçbir sosyal medyada bulamadığımı ve blog ortamını çok sevdiğimi belirterek bitireyim mimi :) Severek cevap verdiğim bir mim oldu, biraz da içimi döktüm. Yapmayan herkesi davet ediyorum.

Sevgiler