Sürrealizm diye bir kitabım var ve resimde sürreal akımının temsilcilerinden birer ikişer tablo resimleri ile kısa açıklamalar var kitapta. Yanlız dikkatimi çekti, açıklamalar resimle ilgili değil ressamla ilgili bazı detaylar. Joan Miro resimleri orada dikkatimi çekti. İlkokul çağında yaptığımız resimlere benziyor çizgileri :D Bir yandan tanıdık geliyor, diğer yandan da çarpıcı... Resme 1-2 sn bakıp geçme dedim kendi kendime, uzun uzun inceledim, içinde görünenden daha fazlasını aradım. Seçebildiğim figürlerin birbirleriyle alakasını kurmaya çalıştım. Doğrusu pek başarılı olduğumu söyleyemem, tamam resimdeki nesneleri benim ilkokulda çizdiklerime benzeterek buldum ama büyük resmi göremedim, bağlantı kuramadım.
Yanlız ilginç bir biçimde resim hafızaya yerleşiyor, kalıcı bir izlenim bırakıyor. Size de ressamı tanıtmaya karar verdim ve bununla ilgili bulabildiğim en ilginç sayfa onedio.com'daydı. Buraya o yazıyı aktarıyorum. Umarım siz de seversiniz ressamı, yanlız adına aldanılıp zannedilebileceği gibi bayan değil, erkek bir ressam. Hayatını aktarmaktan çok, eserlerini tanıtmak istiyorum size...
1. Bir çiftliğe koskoca İspanya’yı sığdırır!
2. Yetmişinde rock’n roll’u tuvallerinde yaşatır!
Miró, ilerleyen yaşlarında kendini tekrar etmek şöyle dursun gittikçe daha deneysel teknik ve malzemelere yönelmiştir.
3. Mesela,
Gençliğinde ettiği “Resmi tamamen imha etme” yeminini yetmişlerinde tuvallerini türlü şekillerde tahrip ederek, kimi zaman yakarak gerçekleştirmiştir.
4. Ve,
Bu yüzden seksenli yaşlarında Jimi Hendrix’in sahnede gitarını yakışını televizyonda izlediğinde “işte bu benim yaptığımla aynı şey!” demiştir.
5. Eserleriyle zamanda yolculuk yapar!
6.
Katalan sanatçı kariyeri boyunca doğaya ve sadeliğe eşi zor bulunur bir enerji ile yönelmiş, ilk ilham kaynaklarından biri olan, çocukluğunda gördüğü Altamira mağara resimlerini zaman içinde kendi eserlerinde yorumlamaktan çekinmemiştir.
7. Domatesten bir heykel!
Mesela 1968 tarihli Kadın ve Kuş heykelinin ilham kaynağı ise, Miró’nun manavda bulduğu ilginç bir domatesin biçimidir!
8. Uzayı avucunun içine alır, dünyadan kaçmak için kendine bir merdiven çizer!
Miró gözünü sadece doğaya dikmez, zorlu savaş yıllarında gittikçe artan bir ilgiyle başka alemlere dair hayallerin peşinden de koşar. Bu dönemde ürettiği eserlerin çoğu dünyadan kaçmak için bir araya getirilmiş bir merdiven gösterir… Bir de Steven Spielberg’ün E.T.’sine ilham olduğu rivayet edilen Personage adlı tombiş vardır!
9. Picasso’nun Guernica’sı, Miró’nun Orakçı’sı vardır!
İspanya lideri Francisco Franco, ülkesindeki huzursuzluğu ve şiddeti gizlemek için ülkenin önde gelen sanatçılarından Dünya Fuarı’nda sergilenecek eserler istedi. Sonuçta amaçladığının tam tersi oldu: Picasso, Guernica Köyü’ndeki kıyımı anlatan Guernica isimli eserini, Miró ise başkaldıran bir köylüyü resmettiği Orakçı adlı eserini dünyaya hediye ettiler. Guernica’nın aksine Orakçı isimli eser, maalesef günümüze gelememiş, fuar bitiminde imha olmuştur.
10. Jackson Pollock ile boyalar yoluyla sohbet etmiştir!
Miró 1947 senesinde Amerika’ya giderek damlatma yöntemiyle yaptığı eserlerle Amerikan resim tarihine damga vurmuş Jackson Pollock ile tanışmış, fakat Miró İngilizce, Pollock ise Katalanca bilmediği için birbirine çok saygı duyan bu iki sanatçı sohbet edememişlerdir. Ancak dil engeli Miró ve Pollock’un “ilham alışverişi”nde bulunmasına engel olamamıştır.
11.
Miró, soyut resimleriyle ilham verdiği Pollock’un serbest damlatma tekniğini çok daha kontrollü bir üslupla yorumlayarak “Mağara Kuşları II” adlı esere imza atmıştır.
12. Şişe açacağına şiir okutur!
Miró her gün kullandığımız sıradan nesnelerde başka dünyalar keşfeder, mesela bir tirbüşonu baskı eserlerinden birinin merkezine yerleştirip “Trubadur (Şair)” adıyla bambaşka bir noktaya taşır. Beklenmedik karşılaşmalar Miró için hayatın her yerindedir.
Tabiiki yapamam ben bu resimleri henüz anlamayı bile başaramamışken. Ben sevdim ama Miro'yu, bilgi dağarcığıma bir ressam daha yerleşti. Siz de bir etki bıraktı mı merak ediyorum... Sevgiler
Sizi öğretmenimle tanıştırmak çok isterdim. Öyle güzel anlatıyorsunuz ki :) Ve çok bilmediğim içinde böyle dolu dolu anlatamamak açıkçası beni üzüyor. Paylaşımınız için teşekkür ederim :))
YanıtlaSilNe içten bir yorum bırakmışsın Mayıs'cım :) teşekkür ederim. Aynı şehirde olsak buluşurduk biz de bazı bloggerların yaptığı gibi, uzun sohbetler ederdik. Sevgiler :*
SilAnlatımınız çok güzel. Eserlerde ilginç.Damlatma tekniğini merak etmedim değil. Gençliğindeki eserleri yakması cesurca geldi bana.Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, mutlu ettiniz beni :) Damlatma tekniği ile yapılan resimleri çok güzel. Resim sanatıyla bir süre ilgilendim ama sıradışı bir malzemeyle farklı eserler üretmek en çok istediğim şey.
SilBloğunuzun ismine bayıldım. Anlatımınızı da çok sevdim.
YanıtlaSilSevgiler
Çok teşekkürler :))
SilSevgiler