21 Ekim 2022 Cuma

Bu ay neler yapıyorum

Bu ay benim normalime göre daha fazla zamanı evde geçiriyorum. Öyle olunca internet alışverişlerine biraz ağırlık verdim. Aldığım bazı ürünlerden bahsedeceğim. İlk alışverişim Avon'dan oldu. Parfümüm bitmişti, Attraction Game'i çok merak ediyordum. Beğendiğim başka kokular da vardı ama bunda karar kıldım. 


 Parfümün yorumlarında öyle şeyler okudum ki, kokuyla alakası bile yok. Ekşimsi yazan var en çok da bitter çikolata kokuyor yazılmış. Parfüm şekerli vanilya kokuyor, biraz da hindistan cevizi kokusu geliyor. Biraz ağır kış ayları için kullanımı uygun, ben beğendim. Almayı düşünen olursa Avon'un Incandessence Soleil'ini de beğeniyorum, kokusu harika ama kremsi. 

Bir de Amazon'dan kitap alışverişi yaptım. Aldığım kitapları yazmayacağım, yorum yazarken süprizi kaçıyor. Ama şu ara iki kitabı birlikte okuyorum. Bu alışverişimden aldığım Gözlerinin ardında ve daha önce D&r'dan aldığım Gizli Bahçe.

İkisi de sürükleyici, merakla okuyorum. 

Bir de diziye başladım. Aslında Amazon Prime'da yayınlanıyor ama internette de bulabilirsiniz. Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri. Birkaç dizinin başlangıcını izleyip bunda karar kıldım.

Biraz da yaptığım tariflerden bahsedeyim. Baharatlı kuru pasta yaptım ilk olarak, çook güzel oldu. Komşu tarifini istedi. Göz atmak isterseniz buraya buyrun. 2019'da bu tarifi uygulayıp burada paylaşmışım, bu da tarifi tekrar hatırlatma gibi olsun. 

Şimdi de akşam yemeği için kremalı tavuklu makarna yapacağım. Tarifini buraya bırakayım, merak edenler için. 

Dışarı çıktığımda ise arkadaşlarımla daha önce gitmediğim kafelere gitmeye özen gösteriyorum bu ara. O mekana has lezzetleri deniyorum. Değişmeyen adreslerim ise kitap kafeler :) Az oldukları için aynılarına zaman zaman gidiyorum. 

Şimdilik aklıma gelen bunlar. Bu ara içimde çok yazma isteği var. Yeni konular bulduğum sürece kısa sürede tekrar buradayım :) Sevgiler 💙

19 Ekim 2022 Çarşamba

Ceki - Ayşıl Akşehirli kitap yorumu

Kitap, Ceki adlı bir kuyrukluyıldız hakkında. Gökyüzünde hep aynı yerde parlamak isteyen Ceki kuyruğu yüzünden devamlı uzayda dolaşmak zorunda kalmaktadır. Bu durumdan çok rahatsız olsa da bir gün bu farklılığının keyfini çıkarmanın güzelliğini farkeder.  


Güzel bir çocuk kitabı. Bazı sayfalardaki koyu renkler yazıları okumayı zorlaştırsa da, yeni okumaya başlayan bir çocuk severek sayfaları karıştırır ve okur diye düşünüyorum. Bizim komşunun kızına hediye olacak :)

17 Ekim 2022 Pazartesi

Olağanüstü bir gece - Stefan Zweig kitap yorumu

Kitap Baron Fredrich M. von R.'nin hikayesini anlatıyor. 36 yaşındaki Baron'a ailesinden yüklü bir miras kalır ve çalışmadan, sadece Viyana'nın seçkin çevrelerinde beyefendi rolünü üstlenerek boy göstermektedir. Viyana'nın zengin kültürel etkinliklerinden de faydalanıp, yeni çıkan kitapları okumaktadır. 


Hayatından memnun görünmektedir ancak duyguları adeta yok olmuş gibidir. Kendini toplumdan soyutladığı hayatında adeta hissizleşmiştir. 

Bir gün gittiği bir at yarışında, kuponlarını düşüren bir adamın bir kuponunu ayağıyla saklar, sırf adama gıcık olduğu için yapar bu hareketi, adeta hisleri geri gelmiştir. Bu kupon at yarışını kazanınca, hak etmediği bir para alır. Bu O'nu öylesine rahatsız eder ki, bu parayı elinden çıkarmak için çareler arar.

Kitapta duyarsızlaşmış ve rutin hayatın içinde hissizleşmiş bir adamın uyanışını okuyoruz. Duyuları uyanıp yaşama karşı ilgisi artınca bir gece içinde kendi yaşantısına göre delilik sayılabilecek şeyler yapar. Fakat o geceden sonra yaşama sevincine kavuşur.

 Kitabı fazla spoiler vermeden anlatabildiğimi umuyorum, bu yüzden alıntıları da es geçiyorum.  Sevgiler 💗

15 Ekim 2022 Cumartesi

Elmalı, Gömbe, Korkuteli gezisi - 2. Bölüm

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Ben yazana kadar bu gezi bir parça güncelliğini kaybetti ama olsun. Ben tekrar yaşamış gibi olayım yazarken :) 

Öncelikle Şule'ye teşekkür etmek istiyorum. Bloguna yorum yazanlar arasında yaptığı aylık çekilişten kazandığım kitaplar elime ulaştı: 

- Galileo'nun pergeli - Küçük İskender

- %99 Benim - Sally Thorne

- Bukre - Kahraman Tazeoğlu

Bu geziden sonra iki kez düşüp ayağımı ve dizlerimi incittim. Annem de safra kesesi ameliyatı oldu. İkimiz de iyileşmek üzereyiz.

Gelelim gezimizin devamına, 2. gün Gömbe'de lezzetli bir kahvaltı yaptıktan sonra Yeşil Göl'e gittik. Yollar çok bozuk tabi, küçük araçla yol almak zor oldu. Bir yerden sonra da araçsız, yürüyerek yola devam ediyorsunuz. Rehber gelmemiş daha önce buralara ama ben gelmiştim. Yeşil Göl'e ulaştık, annem yanımda olunca hep O'na göz kulak olmak benim için ilk planda oluyor. Hoşuma da gidiyor, hareket ettiği için ve benim her haftasonu yaşadığım tecrübenin bir kısmını yaşadığı için. 

Buraya gelen piknikçilerin bıraktığı çöpler dışında her yer çok güzeldi. Gölün kıyısına inerken bizi bir keçi sürüsü karşıladı. 

Buradan Uçarsu Şelalesi'ne yürüdük. Bu rotayı daha önce ziyaret ettiğim için yolu gösterdim. Bu kısım tek kişilik bir patika, bir tarafı uçurum. Annem de hızlı hızlı yürüdü, ne yapsın hep birşeyleri yetiştirme amaçlı yürümüş. Bir şeyi zevk için yapma algısı yok, biran önce bitsin derdinde :) Taşlar oynak, tehlikeli bir patika. Ben de başına birşey gelmesin diye peşindeyim. Uçarsu'ya vardık, şelalenin kaynağında, üst noktasındayız, su taşlardan aşağı akıyor. 


Burada uzunca bir süre oturduk, suyun sesini dinlemek çok dinlendiriciydi. Dönüş yolu da gergin geçti benim için. Yolda dallarına mendiller bağlanıp dilek ağacı haline getirilmiş ardıç ağaçları vardı. 

Aracımıza ulaştık, normalde sonraki rotamız Subaşı Yaylası'ydı ama arabaların oraya çıkarken arıza yapabileceğinden korktuk ve o rota elendi. Uçarsu'dan ana yola çıkarken bir köyün içinden geçiyorduk, burada rehberimiz üzeri elma dolu ağaçları görünce arabayı durdurdu. Sırf macera olsun diye bir elma ağacının dallarına ulaşmaya çalıştım ve kaydım, sonra daha rahat bir yerden topladım. 

Dönüş yoluna  tekrar Gömbe'den geçerek girdik. Gömbe'den sonra Akçay diye bir köy var, oranın pazarı kurulmuştu mola verdik. Pazarda herşey aşırı pahallıydı yani bizim semt pazarından bile pahallı ürünler vardı, hayret ettim. İlk defa orada bir esans satıcısı gördüm. Çeşitli bitkilerin küçük şişelerde esansları vardı tezgahında, büyük bir şırıngayla farklı esanslardan karıştırıp daha küçük şişelere doldurup satıyordu. Ben nar çiçeği, yosun otu ve bir koku daha şu an hatırlamıyorum karışımı aldım. Araba ve oda parfümü olarak kullanıyorum, rahatlatıcı geliyor kokusu bana.

Önceki gün yollarda kaybolduğumuz için rehber bizden tur ücretinden ayrı olarak benzin parası isteyince, dönüş yolunda da bir takım bilinmeyen yollara sapınca ana yola dönmesini istedik. Amacı bize yeni yerler keşfettirmekti ama o açıdan pek verimli bir yol gibi görünmüyordu zaten :) Böylece Korkuteli'ye kadar durmadan ilerledik. Öğle yemeği de yememiştik ve akşamüstü Korkuteli'de Ayvalık Saklıbahçe diye bir yerde yemek molası verdik. Aşırı lezzetli kavurması ve yer sofrası şeklinde çardakları var, bu ilçe etiyle de ünlü zaten. Ayvalık denmesinin sebebi de ayva bahçesi içinde olduğu için.

Oradan sonra yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrasında Antalya'ya vardık ve şehir içinde bile kaybolmayı başardık 😆 eve ulaştığımızda ise kısa süre içinde yatıp uykuya daldık.