İlki 1999'da yayınlanmış The Matrix filmini İstanbul'da sinemada izlemiş, çok etkilenmiştim. Yazılım konusunda biraz bilgisi olan herkesin "bunlar ileride gerçekleşebilir mi?" düşüncesiyle izlediğinden şüphem yok o yıllarda, zaten gişe rekorları kırdığı biliniyor.
Devam filmleri çekilen yapımın sonraki iki filmini izlemeyi kaldıramadım desem yeridir. Sebebi özel bir konu, şu an izleyebilirim ama bu filmde bile ilk filmin tekrarı olan birçok unsuru görünce izlemesem de olur diyorum.
Resurrections'da olaylar yine bir yapay gerçeklik ortamı olan Matrix'te başlıyor. Neo, Anderson kimliğiyle bir yazılım şirketinde oyun tasarlıyor ve eski kimliğini unutmuş durumda. Trinity de yazılım işiyle uğraşıyor ve Tiffany kimliğiyle eskiyi hatırlamadığı gibi evlenip çocuk sahibi bile olmuş. Trinity, Neo'ya göre Matrix'e daha iyi uyum sağlamış görünüyor, Neo'nun kısa kesitler halinde eskiye dair anıları ara ara gün yüzüne çıkıyor. Bu yüzden psikolojisi bozuk ve bunların hayal gücü olduğunu söyleyen ve O'na devamlı mavi haplar yutturan bir terapisti var.
Yıllar önce seriyi izlemiştim ama neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum. Tekrar izlemek de zor geliyor şimdi. :)
YanıtlaSilBen bir filmi tekrar izlemeye başlayınca hatırlayıp sonunu getiremiyorum :)
SilYorum çok güzel olmuş. Zaten efsaneler.... Pazar günü gazetede!
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim İrem'ciğim. Yorumun onay için beklemiş farketmedim, yeni yayınlıyorum kusura bakma..
SilBlogger Gazetesi yayınını paylaşan İrem'in sayesinde senin bloğunu keşfettim. Bloğunuzu takibe aldım ve BLoG LisTeM sayfama ekledim. Bundan sonra sürekli uğrarım :) Bu arada bloğuma çaya beklerim çay bedaveeee :)
YanıtlaSilTeşekkürler, hoş geldiniz bloguma 😊
Silİlk filmin yarattığı etkiyi hatırlıyorum. O zaman sinemaya gitmeyi çok istemiş ama gidememiştim. Fragmanlarını defalarca izlemiştik. İkinciyi de izledim ama üç ve dört kaldı. Onları da izlemeyi düşünüyorum.
YanıtlaSilFırsat bulursam 2 ve 3 de ben izleyeyim 😊
Sil