Herkese merhaba! Bu yazıyı sadece bu aralar hayatımın nasıl gittiğine dair yazayım dedim. Tıpkı uzakta olan bir yakına yazılan mektup gibi... Bu nereden aklıma geldi?
postcrossing.com diye bir websitesi var, siteye kayıt olduktan sonra dünyanın çeşitli ülkelerinden çeşitli insanlara kartpostal gönderebiliyorsunuz. Hangi ülkeye ve kime gideceği rastgele seçiliyor. Siz adres istek butonuna bastığınız zaman herhangi birinin adı ve adresi geliyor. Ben bu işten acayip keyif aldım. Eskiden aldığım kartpostalları ortalığa çıkardım ve birkaç gün arayla 4 kişiye gönderdim; Rusya, Tayvan, Hollanda ve Amerika'ya. İşin ilginç yanı bu hiç tanımadığım kimselere yazacak o kadar çok şey buluyorum ki şaştım kendime. Meğer bende ne kadar çok anlatma isteği varmış, bitmek tükenmek bilmeyen :D
12 Adalar - Fethiye |
Kartlarınız alıcılara ulaşana kadar 5 kart gönderme hakkınız var. Şimdi kartlarımın alınıp başka kişilerin bana göndermesini sabırsızlıkla bekliyorum. Bir ara 5. hakkımı da kullanırım sanırım. Baktım kartlara anlatmakla sığmıyor, bloğuma yazayım dedim arada sırada benden güncel haberleri :)
İki haftadır üniversiteye gitmiyorum, sıcakta 1,5 saat gittikten sonra, yürümeler var bir de tabii kendimi çok bitkin hissediyorum. Odama geldiğimde bir rahatlama oluyor ama öncesinde çok yoruluyorum. O yüzden kendimi çok zorlamaktansa büroma geliyorum. Çalışma ortamım üniversitede daha iyi olduğu için burada daha hafif şeylerle vakit geçiriyorum. Okuyorum, dergilere hakemlik yapıyorum, kendi yemeğimi kendim hazırlıyorum ...vs. Kendi kendime zaman geçirmekten çok zevk alıyorum. Ara sıra da arkadaşım geliyor veya akşamları kız arkadaşlarımla bar, şarap evi, meyhane gibi çeşitli mekanlarda bol bol sohbet edip günün yorgunluğunu çıkarıyoruz.
Akvaryum koyu - Fethiye |
Bu ara iki kitabı birden okuyorum; Gogol'den Ölü Canlar ve Jane Austen'dan Aşk ve Gurur. Ölü Canlar'ın bitmesine az kaldı ama başlarda çok hızlı okurken sonlara doğru okuma hızım yavaşladı. Yakında bitirir ve burada yorumlarım diye tahmin ediyorum. Aşk ve Gurur'u pdf olarak bürodaki bilgisayarımdan okuyorum. Klasikleri tahmin edersiniz, dolu dolu ama biraz yavaş ilerliyor. Bir üçüncü kitaba başlamamak için kendimi zor tutuyorum. O hafif bir kitap, Kral Katili Virginia Boecker'ın, Cadı Avcısı serisinin devamı. D&R'dan bu ay başında aldım. Ölü Canlar'ı da evde okuduğum için şu an birbirimizi merakla süzüyoruz sadece :D
Kelebekler Vadisi |
Hemen hemen her pazar günübirlik gezilere katılıyorum, yarın Kemer koylarını tekneyle gezeceğiz. Bende hafif bir bel fıtığı olduğu için doktor yüzmeyi çok tavsiye etti. Az bir taşma var diyorlar ama ağrısı gerçekten çok kötü, başa bela bir durum. Aslında tekne turundan sıkıldım dermişim, burada gözlerinizi devirebilirsiniz ama temiz ve serin denizde yüzmenin tek yolu tekne gibi birşey. Ayrıca yüzmeyi de diğer yapmak zorunda olduğum şeyleri gibi zevkli hale getirmeye çalışıyorum.Yüzmek zaten zevkli diye düşünüyorsunuzdur eminim ama çok yaptığınız herşey gibi o da sıkabiliyor. Ne kadar çok gitmiş olsam da tekne turu sahilde tüm gün yatıp ara ara denize girmekten daha sıra dışı geliyor. Veya hergün rutin olarak havuzda yüzmekten (ki aslında tavsiye edilen yüzme bu şekilde)...
Sulu ada - Adrasan |
Parmaklarımı klavyeden ayırmak istemiyorum ama sizi de sıkmadan bu yazıyı bitirsem iyi olacak. Sizi mutlu eden şeylerle ilgilenerek haftasonunuzu geçirin. Yaşam zaten başlı başına bir mücadele, bir de dünya ve ülke gündeminin sorunlarını sırtlamayın. Çokça sevgiler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder