Nisan ayında bir hikaye yarışmasına katılmayı düşünüyorum. Hikayemi yazmaya başladım ama daha çok başlarındayım. Zamana sıkışırsam sabahları normalden biraz erken kalkıp çalışacağım, sabahın erken saatlerinde çok iyi konsantre olabiliyorum ve çok verimli çalışıyorum.
Şu anda kafamda birşeyler tasarladım ama bana yardımı olur düşüncesiyle bu ara ne zaman ilginç bir film veya herhangi bir tiyatro oyunu bulsam izlemeye çalışıyorum. Yazar olay örgüsünü nasıl kurgulamış diye inceliyorum izlerken.
(Oyuna erken gelmiştim ve tiyatro çevresinde resim çekip oyalandım bir süre...)
Bu niyetle izlediğim tiyatro oyunlarından biri Geç Kalanlar. Verdiği mesaj güzeldi ancak benim farkındalığında olduğum bir konu olduğu için benim için bu ana fikir fazla birşey ifade etmedi. Kısacası şu mesajı vermiş yazar: Kiminle neyi ne kadar yaşayacağınızın garantisi yok. Özellikle bir evlilik kurumu içerisindeyseniz ve eşinizle birbirinizi seviyorsanız, kırgınlıkları çabuk unutun, birbirinizi sevdiğinizi söylemekte geç kalmayın...
Oyundaki evlilikte karşılıklı sevgi var ama birbirini yanlış anlama ve kıskançlıktan dolayı büyük bir tartışma olmuş ve adam kapıyı çekip çıkmış ardından evin önünde trafik kazası geçirip hayatını kaybetmiş. Bu tiyatronun bitmesine yakın çözümleniyor, tiyatro boyunca adam hayalet olarak eve geliyor, annesiz büyümüş adam ve annesinin de hayaleti gelip onunla konuşuyor. Son olarak hala evde yaşayan kadın kocasını ve anneyi "görüp" veya hissedip diyeyim onlarla iletişim kuruyor. Yaşanan olaylar ve olabilecekler tekrar canlandırılıyor.
Ancak pişmanlıklar için çok geç artık biraraya gelmek imkansız. Sonuç olarak herkes yaşadığı boyutta gidiyor ve ayrılık...
Sevdiğinizi söylemekte geç kalmayın, hayata geç kalmayın! Esas yapmak istediklerinizi ertelemeyin, zaman akıp gidiyor! Mutlu haftalar ❤️❤️❤️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder