Biliyorsunuz her hafta Pazar günü Antalya civarında farklı rotalarda yürüyorum. Bu haftasonu Göç Yolu Yolcuları adlı farklı bir grupla ilk defa yürüdüm. Yolumuzun üzerinde dağ çilekleri, keçiboynuzları, alıç ve yaban mersinine rastladık ve hepsinden yedik. Ben en çok dağ çileği yedim, tadı çok güzel ve kırmızı bir meyve olduğu için antioksidan deposu olduğundan şüphem yok. Doğanın bize sunduğu bu ilaçsız ve gübresiz meyveleri yemek sanırım vücudumuzu da sevindirmiştir :)
Bu yürüyüşümüzde Antalya'nın Serik ilçesine gittik. Önce Zeytintaşı mağarasını gezdik, çok güzeldi ancak içeride resim çekmemize kesinlikle izin yoktu. Mağarayla ilgili bir Youtube videosu koyacağım, buranın yaşının 14 milyon öncesi olduğu söyleniyor. Spagetti makarnaya ve perdeye benzeyen sarkıt ve dikitleri var. Bu makarnaların içi boş ve su ile dolu. Yılda 0.5 ila 1 mm uzuyormuş bu sarkıtlar. Oluşumu ne kadar zor değil mi? Gözleri gibi korumalarına şaşmamak gerek.
Yanımdaki Buket, orada tanıştığım bir arkadaş. Daha yolda biririmize ısınıverdik. İkimiz de yanlız katıldığımız için bu yürüyüşe, genellikle biraradaydık.
Videonun en azından başlarını izlerseniz mağara hakkında bilgi sahibi olursunuz. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, iyi bir rehberle gezdiriyorlar burayı.
Mağara gezisinden sonra yürüyüş başladı. Size görsel şölen sunacak fotoğraflarım var. Öğle yemeği molasından sonra bitkilerin içinden yeni bir patika açıp oradan yürüdük bir süre. Bir de tek adım büyüklüğünde geçiş yeri olan bir dağ yamacından geçtik. Gerçekten tam adrenalin tutkusu olanlar için, beni biraz ürküttü ;)
Yürüyüş Karataş Köyünde bitti. Bakın bu rotada hangi güzellikler vardı...
Dağ çileği |
Keçiboynuzu |
Yaban mersini |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder