Mümin Sekman'ın sahaftan aldığım bu kitabı, beklemediğim kadar beni sardı. Haftasonu çıktığım gezide bile manzara seyretmek yerine bu kitaba daldım. O kadar dolu dolu geldi ki yarısına geldiğimde ben bunu bloğa yorumlayayım, bitirince tekrar yazarım dedim.
Kitabın ilk sayfasından güzel bir alıntı:
"Dünyada değişiklik yapmakta başarılı olanlar, değişikliğe kendilerinden başlayanlardır."
Bernard Shaw
Daha sonra altını çize çize okumaya başladım. Hepsini paylaşırsam çok gelir buraya ama en can alıcı kısımlarını aktarmaya çalışacağım.
"İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır." *** "Amacımız, imkansızı mümkün, mümkünü kolay, kolayı da zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmaktır." *** "Her sabah dünya yeniden kurulur! Her sabah şartlar yeniden oluşur. Her gece kader ihtimalleri yeniden düzenler. Dün olmayan bugün olabilir hale gelir, bugün olabilen yarın olamayabilir. Her gün ihtimallere 'yoklama çekmek' gerekir. Bildiklerinizin son kullanma tarihine, en az marketten aldığınız süt kadar dikkat edin lütfen"*** "Sınırsız sayıda denemeyi göze alabildikten sonra, başaramayacağınız şey sayısı çok azdır" *** "Uzun vadede hiçbir şey yapmamanın kaybettirdikleri, birşeyler yaparak kaybetmekten çoğu kez daha fazladır. Özellikle de kaybedecek fazla şeyi olmayanlar için!" *** "Bir sorun onun üretildiği andaki zihin düzeyinde kalınarak çözülemez" Einstein *** "İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkar", "İnsanlar sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten çekindiği için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten ürktüğü için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, dolu dolu yaşamadığı için." ***
Bu güzel cümleler kitabın ilk kısmını özetliyor, devamında ise Öğrenilmiş Çaresizlik ten bahsediliyor. Bu kısım farkındalık açısından gerçekten çok yerinde, çünkü bilerek ya da bilmeyerek Türk milleti olarak öğrenilmiş çaresizlikten muzdaribiz. Sanırım bu biraz da kırılgan ve gururlu yapımızdan kaynaklanıyor. "Öğrenilmiş çaresizlik üç şeyi zayıflatır: Akıl, istekler ve duygular! Öğrenilmiş çaresizlik insanlarda üç önemli yetersizliğe (veya bozukluğa) neden olur: Motivasyonel zayıflama, entellektüel zayıflama ve duygusal zayıflama. Öğrenilmiş çaresizlik üzerine hayvanlar ve insanlar üzerine deneyler yapılmış. Genellikle hayvan ve insan davranışı aynı. Belli bir kalıp düşünceyi benimseyen kişi şartlar değişse bile eski mücadelesini vermiyor. Çünkü daha önce verdiği çabalar sonuçsuz kalmış.
Bir Doğu toplumu olarak biz 'Gizli Öğrenme' yoluyla da çaresizlik yaşıyoruz. Açık öğrenme 'ne öğrendiğinin farkında olarak' yaşanan öğrenmedir. Derste ne öğrendiğimizi bilerek birşeyler öğreniriz. Oysa gizli öğrenme, bir arkadaş sohbetinde, bir film izlerken, birşey öğrendiğimizin farkında olmadan yaşadığımız öğrenmedir. Başarısızlık genellikle gizli öğrenme yoluyla öğrenilir.
"Sözün özü, Doğu toplumlarında çaresizlik ve atalet genellikle deneye yanıla öğrenilmez; evde anne babadan, okulda öğretmeninden, kışlada komutandan, camide din adamlarından, sohbette en yakın arkadaştan öğrenilir."
Bununla ilgili şartlanmaları kırmanın yollarından da bahsedilmiş kitapta. Alıp okumak gözlerinizin açılmasına sebep oluyor, tavsiye ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder