Antalya Müzesi çok geniş ve çok çeşitliliğe sahip bir zenginlikte olup, içindeki tarihi eserlerle kentimizin yüz akıdır bana göre. Bunun yanında harika bir hediyelik eşya mağazası ve kafesi vardır. Ayrıca içinde bulunan küçük bir sergi salonuyla da güzelliğini taçlandırır. Müzede yapılan oraya has bir Türk kahvesi vardır ve bu kuru kahve olarak da şık ambalajında satılır. Bugün sabah kahvemi şehrin öbür ucuna yolculuk yapıp müzenin kafesinde içtim, biraz da Mevlana üzerine olan kitabımdan okudum. Alttaki resim de müzedeki sergiden...
Bircan Koldaş |
Ve Mevlana'nın çağıran enfes sözlerinden bazı alıntılar:
" Yine de gel, yine de, ne olursan ol yinede gel.
Hıristiyan, Mecusi, Putperest olsan da yine gel.
Bu bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel."
"Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yolculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte"
Mevlana yazmakla, anlatmakla bitmez. Sanırım özellikle Şems'le ikisi hakkında daha çok yazı yazarım.
Ramazan ayınızı kalpten kutluyorum, hayırlı ve huzurlu geçmesini diliyorum hepimiz için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder