Bugün terasa hazırladım çalışma ortamımı. Bu yazıyı yazmaya başlamadan, masamın bilgisayar konulmadan önceki durumunu fotoğrafladım, işte böyle :)
Havalar ısınıp kazak, mont çıkarılıca, giyilen ince kıyafetler vücut hatlarımızı olduğu gibi gözönüne seriyor haliyle. Sonbahar, kış aylarında kamufle olan fazlalıklar beni pek fazla rahatsız etmiyordu, artık ediyor. Doktor arkadaşımın her görüşmemizde "Kilo ver" demesine de önceden fazla aldırmıyordum açıkçası... Kendisi ikram ettiğim pastaların kremalarını ayırıyordu, kurabiye yememizden iki gün sonraki "limonlu tart yaptım" gibi bildirimlerimi şiddetle kınıyordu, kızıyordu yani. Ben istediğimi yiyip içiyor, kilolarımla barışık mutlu mutlu yaşıyordum. Ne zaman bu diyet meselesi gündemime girdi, keyfim kaçtı resmen. İnsanın beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi çok zor, bu süreç benim için sancılı geçti gerçekten.
Diyet nasıl gidiyor derseniz şöyle; beyaz ekmek yemiyorum, genel olarak ekmeği fazla yemiyorum, yapmaktan ve yemekten çok haz aldığım tatlı ve pastaları nadiren yapıp yiyorum, hediye gelen yaş pastalarından ufak bir dilim yeyip, gerisini komşulara veriyorum, acıkınca hemen yemeğe veya atıştırmalıklara saldırmıyorum, böreği fazla yapıp yemiyorum, yaparsam da sebzeli oluyor, kahveyi günde bir kere tüketiyorum, meyve yiyorum, yürüyüş yapıyorum, daha çok yüzüyorum, sağlık kitapları, yazıları okuyorum, Himalaya tuzu tüketiyorum.
Rafine şeker katilinizdir deniyor ancak çayı kahveyi şekersiz içmeyi başaramıyorum maalesef, henüz kahverengi şekere de geçiş yapmadım :)
Şu anda Dr. Erhan Özer'in Şifa Sende adlı kitabını okuyorum. Sağlık konusunda yazılar okumuştum ama bu, baştan sona okuduğum tıp konusundaki ilk kitap. Bir de Sufi Tıbbı diye bir kitap aldım, bundan sonra da onu okuyacağım.
Kitapta sağlıklı ve kalıcı zayıflama ilgili bölüme yeni geldim ve karbonhidrat alımıyla ilgili bilgi beni çok şaşırttı!
"Günlük gıdaların yüzde 50'sini karbonhidratlar teşkil etmeli. Çünkü beynimizin yakıtı kesinlikle karbonhidratlar. Beslenme tarzımız bu oranın altında olduğunda, zihinsel bulanıklık, dikkat dağınıklığı, kontrolsüz öfke ve uyku sorunları başlar. Ağız ve diş sağlığı olumsuz etkilenir. Ciddi ağız kokusu oluşur. Karbonhidratlar gereğinden az yendiğinde, vücutta normalden çok keton ve asit oluşur. Sağlıklı kilo vermede karbonhidrat %50, yağ %30, protein %10 olmalıdır."
Yani kilo vereceğiz diye karbonhidratları azaltmak yanlışmış. İnsanlar tarafından abartılan, kısa sürede kilo verdiren diyet programları ile kaybedilen kilo ise kemiğin ve kasın erimesinden başka birşey değilmiş, yani çok zararlı uygulamalar... Bizim eritmeye çalıştığımız ise yağlar, bunun için spor şart. Hele karbonhidrat alımı ile ilgili bilgiden sonra, o kadar karbonhidrat alacaksak, bence ideal program şöyle olmalı: Sabah kahvaltısından sonra yüzme, akşam yemeğinden sonra yürüyüş, aradaki zaman da yapmak istediğimiz şeyler için ayırılmalı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder