31 Temmuz 2021 Cumartesi

Hayata tutunmak // Radyo tiyatrosu

Bir akşam uyumadan önce dinledim bu tiyatroyu. Televizyondaki vahşet görüntülerini ve dramları uyumadan önce bilinç altına akarmaktansa böyle olumlu mesajlar veren, görsel olmadığı için dinlerken gözlerinizi dinlendirebileceğiniz hikayeler dinlemek çok daha faydalı diye düşünüyorum.

Dört kişilik bir ailenin hayatı üzerine kurgulanmış olaylar, özellikle de evin hanımının... Ev hanımı olan kadının kocası kaptan olarak gemilerde çalışmaktadır. Çocuklar büyümüş, lise çağına gelmiştir ve ikisinin de kendilerine ait hayatı vardır artık. Bu durumda kadın çok yanlız hissetmeye ve bazı psikolojik sorunlar yaşamaya başlar, adeta kişiliği değişmiştir... Ancak kendine bir çıkış yolu bulacaktır, eşi de daima O'nu desteklemekte ve yanında olmaya çalışmaktadır.

Umut verici bir hikaye: "Hiçbir zaman hiçbir şey için geç kalınmış değildir." Dinlemek isteyenler için Youtube bağlantısını aşağıya bırakıyorum, sevgiler ❤

19 Temmuz 2021 Pazartesi

Aya Seyahat (1902) film yorumu

Dün gece izleyecek birşeyler araştırırken rastladım bu filme. Çok önemli bir özelliği var: Dünyada çekilen ilk bilimkurgu film! Süresi 15 dk. Sessiz çekilmiş, alt yazı ile sahnelerin açıklaması yapılıyor. 


Bir grup gökbilimci heyeti toplanıyor ve Aya gitme planları yapıyor. Bir mekik inşaa edilerek planlar uygulanmaya başlıyor. Aya iniş yaptıktan itibaren gök cisimleri ve aylılar tarafından düşmanca karşılanan dünyalılar...


Kısacık bir film için bu kadar anlatım bile fazla :) O zamanın gökbilim teknolojisi nasılsa filmi ona göre değerlendirmek lazım aslında ama bana çocuksu ve komik geldi. Ancak insanlığın ilk bilimkurgu filmini izlemenin heyecanı hep üzerimdeydi... Sevgiler ❤

Bilinmeyen bir kadının mektubu - Stefan Zweig

Sarsıcı! Bu kitapla ilgili ilk tepkim bu. Çocukluğundan beri tek bir adama saplantılı bir şekilde aşık bir kadının bu adama yazdığı mektup, kitabın tamamını meydana getiriyor. Bir kadın olarak kendimden bir parça buldum bu kadında. Acı olan taraf ise bu kadına çok üzülmem, tabi bu durumda gereken dersi de aldım. 


Bugün okuduğum kitabı yanıma almadan dışarı çıkınca çok sevdiğim bir kitap-kafe ye uğradım. Buranın kendi kütüphanesi var ve oturduğum süre içinde bitirebilmek için ince bir kitap seçtim, bu da bir Stefan Zweig kitabı oldu...  Daha önce yazardan Amok Koşucusu'nu okumuştum, insan psikolojisini çok fazla yansıttığı için pek hoşlanmamıştım. Yine de bir süre sonra farklı bir kitabını okumak istemiştim. Şimdi aralıklı olarak bir çok kitabını okumak istiyorum.

Kadının sevdiği adam bir yazar, birkaç kere yolunun kesiştiği ama hiçbir zaman dikkat etmediği ve sevmediği bu kadından 41. doğumgününde bir mektup alır. Kadın O'nu ilk gördüğü günden son buluşmalarına kadar her detayı O'na ayrıntılı bir şekilde yazar. Tabi o anlar kendisi için çok önemli ve duygu doludur, hepsini detaylı olarak ifade eder. Burada gerçek hayatta (bence) olamayacak kadar aşırı uç duygular ve adamın umursamazlığı ayrıca bir kadının aşırı fedakarlığı söz konusu ama zaman zaman adamın ve zaman zaman da kadının yaklaşımları doğrultusunda davrandığınızı hissedebilir, okurken benim gibi kendinizden bir parça bulabilirsiniz.

Kitabı ilk fırsatta okuyun derim, başlamadan önce de kendinize papatya çayı demleyin :) Sevgiler ❤

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Bugün şifa dolu sözlere ihtiyacım var

 İşte bunun için biraz Tuğçe Işınsu okudum. Okuduğum kadarını da dönüşümüm için faydalı buldum, sizinle de paylaşmak istiyorum.

"Düşünce yaratıcıdır, düşünce yaratır. Her şey düşünce ile yaratılır, inanç ise büyük destekçidir. Hep aynı olaylarla karşılaşıyorsun çünkü değişmeyen sensin. Bunu kabul etmeyip dışarıyı da suçlama. Düşüncelerinin kalitesi yükselirse kesin olarak yaşamın da değişir. Acı kadar büyük bir fırsat yoktur. Fırsatlar geldikçe dersi al ve yola dönüşümle devam et. Hiçbir olay da başına bir anda, beklenilmeksizin, aniden gelmez; geçmişteki sen korkularınla onu beslemiştin, çağırmıştın. İnançlarının yönü senin kaderini belirliyor; bazen korkulara tutunuyorsun, bazen hastalığını seviyorsun, bazen kaybetmeyi seçiyorsun, aslında acı çekmeyi seviyorsun. Hayallerinin aslında gerçek olmasından bile korkuyorsun, onları kendin baltalıyorsun. Layık görmediğin şey sana çekilemez ki... Dünya senin içinde, herkes o nedenle Dünya’yı farklı algılar. Yalnızlığınla barışamadığın için hâlâ enerjini çeken kişileri de yaşamında tutuyorsun değil mi... Kendine işte böyle haksızlık yapıyorsun. Gerçekten içinden gelenleri yapmaya başladığında büyük bir değişimin kapısı da açılmış olacak.

Dünya böyle, hayat böyle, insanlar böyle çünkü sen böy-lesin...

Az ile yetin, zaten gerçek “çokluk” budur.

Düşle ve maddeye dönüştür.

Kökten değişim kalabalık ile yapılmaz, evet bir süre yalnız kalabilirsin.

Bağımlı olduğun her şey seni yok eder.

Vizyon, imgelenen ve gerçek arasında bir fark yok.

Bedenin yalan söylemez, bedenin seni yansıtıyor. İç dünyanı yani...

Sen kendine yardım edemiyorsan, insanlar zaten sana yardım edemez.

Her şey düşlemiş olduklarının bir sonucu...

Düşmanın sandığın senin eğitmenin; o sana bir şey öğretmeye geldi.

Hiçbir engel senden büyük değil.

İmkansız değil, yolunu değiştir, yine aynı sonuca gidebilirsin.

Amaç sensin, kendinden büyük amacın yok.

Birilerinden beklemek güç kaybıdır, kendinden bekle.

Daha fazlasına sahip olman, şimdi sahip olduğundan vaz-geçebilmenle başlar.

Sevgiyi bilmeyen; şüphelenir, endişe duyar.

Her şey birbiriyle bağlantıda; bütünden ayrı hiçbir şey yok ve olamaz.

Sınırları içinden sil ve frekansını yükselt.

Sorumluluğu alırsan sahip de olabilirsin.

Uğraşma fazla, vizyonunu genişlet gerisi gelir.

Tüm bilgi şimdi’nin içinde ve tüm olasılıklar şimdi’de.

Sevgi bağımlı olmamaktır.

Evren ve enerjiler senin hizmetinde.

“Benzemek” korku ve sıradanlığı seçmektir."

7 Temmuz 2021 Çarşamba

Marvel Şövalyeleri | Hulk çizgi roman yorumu

 Merhabalar, çizgi roman okumayalı o kadar çok zaman olmuştu ki, okuduğum kareden hangi kareye atlamam gerektiğini, yani nasıl okunduğunu bile unutmuşum :) Hulk'un çizgi roman serisini pdf olarak kaydetmiştim bilgisayarıma ama dediğim gibi okumak karışık geldiği için birkaç kere açıp ardından hemen kapatmıştım. Sonunda okuyabildim 😊. Bu seri dört bölümden oluşuyor, bende ilk üç kitap vardı. 4. kitabı da cizgiromanvadisi.com üzerinden okudum. 


Hulk'ın filmlerinin de olduğunu bilmeyen yoktur sanırım, ben izlemedim ama bir ara baştan itibaren izlemeyi düşünüyorum. Öncelikle kısa bir bilgi vereyim, Hulk aslında kim?

Hulk, Bruce Banner adında bir genetik araştırmacısının sinirlendiği zaman dönüştüğü yeşil bir canavar. Banner'ın trajik bir geçmişi vardır ve kendisini bu canavara dönüştürmesinin sebebi bir kaza geçirmesidir.


Çizgi romanda ise Banner savunma konusunda mutantlar geliştiren bir kurumda çalışıyor. Bir gün insan formundayken hırpalanıp, ölmek üzereyken bir nehre atılıyor ve bir genç kız tarafından kurtarılıp tedavi ediliyor. Tekrar yakalanana kadar şehirde birçok insan onun gibi yeşil mutantlar ve robotlar tarafından öldürülüyor ancak bunların en güçlüsü Hulk'tur. Banner ise bu olaylar olurken bir türlü dönüşemez ve sonunda O'nu dönüştürmek için bir enjeksiyon yapılır ve dönüşür ancak kötü güçlerin kontrolü altındadır. 


Bu çizgi romanı okumanın keyfini güzel çizimlerini inceleyerek çıkarabilirsiniz. Yazıları az ve o yüzden konuyu anlamak ve bağlamak biraz çaba gerektiriyor. cizgiromanvadisi.com dan tüm bölümlerine rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Sevgiler ❤

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Haziran Ayı En'leri

 Seviyorum

Haftasonu gezilerimi seviyorum. Haziran'da yaylalarda kar görmek, soğuk havada mont giyip bere takmak, paha biçilemez değerde bence.

Yiyorum

Yaz mevsiminde yetişen meyveleri seviyorum. Bol meyve çeşitliliği var pazarda, hemen her hafta kayısı, kiraz, kavun ve karpuz alıyorum, severek tüketiyorum.

İçiyorum

Kahve bana dokunduğu için içemiyordum ama BİM'deki latteyi keşfettim. Çok az kahve içeriği var, dokunmuyor. Bu ara favorim.

Hissediyorum

Fazla korku-gerilim filmi izlememem gerektiğini hissediyorum, modumu düşürüyor.

Yapıyorum

Canımın istediğini... İstediğim kitapları okumaya zaman ayırıyorum, her hafta pazar alışverişi yapıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, bir de geçen aya, yaptığım piknikler damgasını vurabilir :)

Düşünüyorum

Doktora tezimden uluslararası iki makale çıkartmam lazım, devamlı erteliyorum. Acaba hocam bana kızgın mı ve artık biran önce yazsam diye düşünüyorum...

Hayal ediyorum

Paris'te bir hafta kalıp, altını üstüne getirdiğimi hayal ediyorum.

Dinliyorum

Arnavut grup Dua Lipa'yı dinliyorum sık sık, en çok da New Rules şarkısını. Slovakya'da yurtta kaldığımda oda arkadaşım Arnavutluk'tandı o yüzden daha çok ilgimi çekiyor.

Okuyorum

Kurgu-mitoloji kitapları okudum bu ay çok, bir de hayran kaldığım bilimsel içerikli bir kitap. Yorumlarına blogumda bulabilirsiniz. Şimdi Mehmet Ali Çatal'ın Bi Kahve İçebilir Miyiz? adlı kitabına başlayacağım, yaza uygun hafif bir kitapmış :)

İzliyorum

Bir korku-gerilim ve bir de eski felsefik bir film izledim geçen ay. İkisinden de etkilendim... Yorumlarına blogumda ulaşabilirsiniz.

Mutlu, sağlıklı ve verimli geçsin Temmuz ayı😊❤

1 Temmuz 2021 Perşembe

Percy Jackson ve Olimposlular // Şimşek Hırsızı (1. Kitap)

 Kitaba başladığımı bile anlamadan bitiverdi. Percy Jackson ve Olimposlular, Rick Riordan'ın genç yetişkin roman serisi. Serideki kitaplar şu şekilde:

• Percy Jackson 1  Şimşek Hırsızı

• Percy Jackson 2 Canavarlar Denizi

• Percy Jackson 3 Titan’ın Laneti

• Percy Jackson 4 Labirent Savaşı

• Percy Jackson 5 Son Olimposlu

Bu güzel kitaba Okuduğum Kitaplar blogunda rastladım ilk olarak. Sanırım Sürükleyici Kitaplar derlemesi yazısında bahsi geçiyordu. Kitapyurdu'ndan alışveriş yapacaktım ve o yazıda geçen çoğu kitabı araştırdım ancak stoklarda yoktu. Bu serinin ilk kitabına ulaşabilmiştim ve böylece elime geçti. 

İşin ilginç yanı, o alışverişimde farketmeden iki mitolojik kurgu kitabı almışım. Biri bu, diğeri de Madeline Miller'ın Akhilleus'un Şarkısı adlı kitabı. O'na da başladım, her iki kitap da çok akıcı...


Annesi ve üvey babasıyla yaşayan Percy'nin gittiği okullarda oldukça başarısız bir geçmişi vardır. Kendisine dikkat eksikliği, hiperaktivite ve disleksi gibi bir çok tanı konulmuştur. Ancak daha sonra anlaşılır ki Percy bu dünyaya ait bir çocuk değildir. Eski Yunan mitolojisindeki tanrılara ait dünyanın bir parçasıdır, çünkü O bir yarı-tanrıdır. Annesi bir insan ancak babası bir tanrıdır ve annesi bu dünyada O'nu Olimpos'un tehlikeli varlıklarından korumak için yine bir insan olan üvey babasıyla birliktedir. 

Percy, annesiyle deniz kenarında yaptığı bir tatilde saldırıya uğrar ve annesi O'nu güç bela Poseidon'un kendisine bahsettiği bir kampa götürür. Bu kamp yeryüzünde mitolojik canlıların barındığı bir yerdir ve Percy burada güvendedir. Eski Yunanca'yı çok iyi okuyabildiği ve çok iyi bir savaşçı olduğu anlaşılır. Bir süre orada kaldıktan sonra Olimpos tanrıları tarafından Percy'ye önemli bir görev verilir. Bu görevi yerine getirebilmek için iki arkadaşıyla birlikte kamptan ayrılır, maceralı bir yolculuğa çıkarlar...

Kitapta mitolojide anlatılan varlıklar ve aralarındaki ilişkiler tutarlı bir biçimde işlenmiş. Bu karakterlerin hayatlarını ve tavırlarını takip etmek çok çok eğlenceli. Percy'nin cesurca atıldığı tehlikeler ve büyülü maceralar okunmaya değer. Ben kitabı çok sevdim, herkese tavsiye ediyorum.