23 Ekim 2020 Cuma

Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigoriy Petrov kitap yorumu

Kitap, daha önce de bahsettiğim gibi çorak topraklara sahip Finlandiya'nın birçok ülkenin hakimiyetine girdikten sonra kendi ayakları üzerinde durması, gelişmesi için sürdürülen çabaları konu alıyor. Her eğitimcinin okuması gerektiğine inanıyorum ayrıca her öğrenci de motive olmak için okumalı...


Kitapta genel olarak Snelman adlı cesur bir kişinin Finlandiya'nın kurtuluşu için yaptığı bilinçlendirme faaliyetlerinden bahsediliyor ayrıca kitabın sonlarına doğru bu doğrultuda yazılmış bir kitaptan alıntılar yapılmış. Bu kısımda iyi ve kötü ruhun çatışma yaşadığı, birbiriyle konuşturulduğu bir bölüm var. Halka iyilik kavramının önemi aşılanmış, kötülüğün bırakılması gerektiği telkin edilmiş.

Yazılabilecek sayısız alıntı var, daha önce yazmıştım bir kısmını, seçmecelerle devam edeyim 😊😊

- "Ondadır ki burada toplumun en alt sınıfındaki insanlar dahi, derin bir uykuda yere düşen dallar gibi çürümüyor, düşünüyorlar. İnsanlar yoksulluklarına razı gelmiyorlar. Ne olursa olsun kabulümüz deyip dışarıdan birşey gelmesini beklemiyorlar.

Hayır, tıpkı ormandaki taze ve canlı otlar gibi herkes üzerine yığılı yapraklardan kurtulmaya gayret gösteriyor. Tüm ülke canlı ve yaşam dolu, baştan aşağı herkes yaşıyor."

- "Aydın olmak efendi elbisesi giymek, kolalı yakalara sahip olmak veya şık bir şapka takmak değildir. Aydın sınıfı halkın beynidir. Halk, sizleri eğitiminizi tamamladıktan sonra iyi maaşlar alasınız, akşamları restoranlarda okuma salonu denen yerlerde kağıt ve domino oynayasınız diye yetiştirmedi. Bu şekilde aydın olamazsınız. Bilgili bir bakteri, küfsünüz adeta. Sizler halkın aklını, iradesini, enerjisini ve vicdanını uyandırmak zorundasınız. Daha iyi bir hayatın nasıl kurulacağını, nasıl daha iyi yaşayacaklarını halkın en alt tabakalarına; işçilere, köylülere öğretmek zorundasınız."

11 Ekim 2020 Pazar

Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı üzerine sohbet

Herkese mutlu, huzurlu pazarlar! Bugün kitabımı okurken bir bölümünü çok beğendim ve kitabın konusundan biraz bahsederek alıntıyı paylaşmak istiyorum.

Bir süre için İsveç ve Rusya'nın egemenliğinde yönetilen Finlandiya'nın kendi küllerinden doğması ve çoğu bataklık olan bir ülkenin aydınlanmanın gücüyle kalkınması kitabın konusunu oluşturuyor. Kitabı bitirince, daha sonra daha ayrıntılı olarak kitabın yorumunu yazacağım. Bu kitabı okudunuz mu? Nasıl buldunuz? Ben uzun zamandır bu kadar anlamlı bir kitap okumamıştım :)


Şimdi alıntıya geçeyim...

"Ne var biliyor musunuz? Çocukluk günlerimdeki Finlandiya'yı hatırladığımda ve şimdi gelişen Finlandiya'yı gördüğümde gözümün önünde bir tablo canlanıyor: Büyük eski bir ev vardı. İçindeki pencerelerin neredeyse hepsi kapalıydı. Dışarıdan bakıldığında ev terk edilmiş zannedilebilirdi. İçerisi karanlık, boğucu, rutubetli ve sıkıcıydı. Koskocaman bir mezar odasına benziyordu. Ama genç, dinç ve güçlü insanlar geldiler. Yüzleri aydınlık, akıllı, neşeli insanlar geldi. İlk olarak panjurları açtılar. Perdeleri çektiler. Pencereleri açtılar. Odaların içine güneş, ışık, temiz hava, taze çiçek kokusu girdi. Evdeki herşey canlandı, neşelendi. Ve evin kendisi de dışarıdan gençleşti. Bu evden hayalet görmüş gibi uzak duran yabancılar memnuniyetle daha yakınından geçmeye başladılar. Dikkatle incelediler ve ona hayran kaldılar."

Sözlerine, "Böyle bir dönüşüm mucizesi her ülkede, her bölgede, en ücra köşede bile başarılabilir," diye devam etti Snelman. "Bize sadece sihirbazlar gerek: Canlı fikirlerin, zorlu kültür emeğinin yüce ruhlu insanları lazım."

4 Ekim 2020 Pazar

Kitap alıntıları ve geçen hafta Pazar günü yaptığım bir geziden kareler

Herkese iyi pazarlar, dün yeni bir kitaba başladım; Beyaz Zambaklar Ülkesinde... Kitabı birkaç ay önce almıştım, araya bir sürü kitap girdi, bitirdiğim kitabımı kütüphaneye yerleştirirken "şimdi ne okuyabilirim..." diye bakınıyordum ve bu kitabın vaktinin geldiğini hissettim. Bu kitabı okumaya başladığı andan itibaren hayran kalan Mustafa Kemal Atatürk, eserin okulların müfredatına konmasını istemiştir.

Altınyaka-Gödene yaylası Antalya

Kitaba başlar başlamaz altını çizdiğim yerler o kadar çok oldu ki, bitmesini beklesem yorum yazısı sayfalar sürecekti. Böylelikle adım adım gitmeye karar verdim, bu kitabın ve doğanın güzelliklerini kısa kısa paylaşacağım sizinle :)


"Yeni zaman, yeni şarkıları doğurur." Nesiller her zaman değişir ve yenilenir. Yeni nesiller beraberinde yeni anlayışlar, yeni emeller ve istekler getirir. Ve bu yeni nesillere çoktan geçerliliğini yitirmiş yönetim uygulamalarını zorla kabul ettirmeye çalışmak boşunadır. Yeni neslin hayatının merkezine sağlam, adil ve makul bir devlet yönetiminin temelleri atılmalıdır."


"Antik Roma'nın, Felipe'nin, Alba Dükü'nün, yüce İspanya tahtının, XIV ve XV. Louis'lerin, Rusya'nın trajedisi Romanov'ların, Almanya'da Hohenzollern'lerin, Avusturya'da Habsburg'ların acıklı kaderleri tarihe kazınmış ateşten birer yazıdırlar: Mene, Tekel, Peres. Tüm bunları dikkate alın! Kendi dertleriniz ve uğraşlarınız içinde solucanlar gibi debelenmeyin! Devletinizin temellerinin nasıl güçlendirileceği üzerine kafa yorun. Halkınızın yeni ve ileri eğitimini nasıl sağlayacağınızı düşünün.


"Yöneticiler, iyi veya kötü de olsalar, kahraman veya zalim de olsalar kendi halklarının birer parçasıdırlar. Milletlerinin ruhunu yansıtırlar. Kendi milletlerinin birer ürünüdürler. Halk nasılsa onlar da öyledir. Her halk hak ettiği şekilde yönetilir."


"Kahramanlar kitleleri yakar ve canlandırır. Fakat bunu kendi halkından elde ettiği ateşle yapar. 

Elinize bir büyüteç alın. Büyüteç, kızgın güneş ışınlarını biraraya toplayabilmek için özel olarak yapılmıştır. Bunun sayesinde binlerce kızgın güneş ışını tek bir odakta buluşup parlak bir nokta oluşturur. Bu parlak nokta ağacı, taşı ve demiri bile yakabilir.

Toplumun içinden çıkan her büyük insan, yakıcı bir büyüteç gibidir. Milletinin bütün gücünü ve dehasını kendi şahsında toplar; kendi halkına ve başka halklardan binlerce insana ilham kaynağı olur. Fakat hava kapalıysa ve atmosferde güneş ışınları yoksa bu büyüteç ne kar yığınlarını eritebilir, ne de bir damla suyu ısıtabilir."

2 Ekim 2020 Cuma

Saklı gerçeklerin gölgesinde - Sir Artur Conan Doyle

Merhaba arkadaşlar, bu ara yine devamlı dişçideyim, en son 20lik dişimi çektirdim. Hala çekildiği yerin ağrısı geçmedi ve sırada implant yapımı var, tabii iki hafta kadar sonra. Dişimle ilgili yapılan müdahaleler beni gerçekten çok rahatsız ediyor, ağrı çekmek çok yıpratıcı birşey...

Neyse biraz da güzel şeylerden bahsedeyim, geçen pazar Antalya'ya yakın bir yaylada 17 km.lik keyifli bir doğa yürüyüşü yaptım. Bunu fotoğraflarla birlikte ayrı bir yazı olarak yazmak istiyorum ama şimdi kitap yorumuna geçeyim...

Tahmin edebileceğiniz üzere bu bir Sherlock Holmes kitabı, Yakamoz yayınlarından kokulu bir kitap. Kitabı okurken gelen kokunun Sherlock Holmes'un parfümü olduğunu hayal edebilirsiniz :D


Kitap üç ayrı hikayeden oluşuyor:

* Baskerville Köpeği
* Asil Bekar
* Bakır renkli kayın ağaçları

Aslında ben bu üç hikayeyi de daha önce başka isimle basılmış Sherlock Holmes kitaplarında okumuştum. Kitabı almadan önce İçindekiler kısmına baksaydım farkedecekmişim ama yine de pişman olmadım. Çünkü hikayelerin bir kısmını unutmuştum. Baskerville Köpeği'nde suçluyu bilmeme rağmen olay örgüsünü tamamen unutmuşum, tekrar okumak hoşuma gitti ve zaten en uzun öykü de oydu.

Kitabın neredeyse tamamını Baskerville Köpeği oluşturuyordu ve en sevdiğim hikaye oldu. Zaten çok ünlü ve eminim çoğunuz duymuş ya da okumuşsunuzdur. Diğerleri o kadar kısaydı ki başlamamla bitmeleri bir oldu. Konulara değinmek istemiyorum hikayelerin uyandırdığı merak orada saklı çünkü, tadını kaçırmak istemiyorum. 

Sherlock Holmes'u bir de kokulu kitaplarla okuyun, bölüm aralarında da resim baskısı var, ben kitabı Metro'dan aldım. Yakamoz yayınlarının farklı isimlerde birçok Sherlock Holmes seçkisi var, kitabın adını duymamış olabilirsiniz ama maceraları okumuş olabilirsiniz, içindekilere bakmadan almayın derim:)