Merhabalar! :) Bahar geldi ben kıpır kıpırım hareket isteğim arttı, işe gelmeden önce yürüyüş yapıp, dışarıda simit- çay yaptım, işyerine de taze sıkılmış elma suyu getirdim bugün iyi geldi, Antalya'da taze meyve sıkan dükkanlar bayağı yaygın çarşıda ;)
Antalya Kitap Topluluğu ile bu haftasonu tartışacağımız kitap; Bir delinin hatıra defteri. Bu metin çok kısa olduğu için kitaba Gogol'ün Burun ve Palto öykülerini de eklemişler. Ben hızımı alamayıp onları da okudum. Bu kitabı gruba öneren bendim. Yıllar önce İstanbul'da tiyatrosunu izlemiştim, Genco Erkal oynuyordu yanlış hatırlamıyorsam. Çok beğenmiştim ama canlandırdığı deli çok hızlı konuşuyordu, sözlerini tam takip edemedim. O yüzden kitabını okuyayım diye aklımdan geçirmiştim, taa yıllar sonrasına nasipmiş.
Metin benim hatırladığım gibi değilmiş, benim aklımda politik bir oyun diye kalmış. O yüzden biraz hayal kırıklığına uğradım. Ben adam politik entrikalar yüzünden deliriyordu diye hatırlıyordum, bambaşka birşeymiş. Bahsettim ya uzun yıllar oldu izleyeli tamamen başka bir senaryo kalmış aklımda, kimbilir belki başka bir yerden...
Bir delinin hatıra defteri'nde işine gidip gelen, bu arada patronunun kızına aşık bir adam var. Kıza açılamıyor ve hayalinde kızın köpeğiyle arkadaşlık kuruyor, onunla konuşuyor. Güya köpeklerin birbirine yazdığı mektupları kaçırıyor ve buradan sevdiği ile ilgili bilgi toplamaya başlıyor. Bir süre sonra durumu ağırlaşıyor ve kendini İspanya kralı zannetmeye başlıyor. Sonrasında, muhtemelen bir akıl hastanesinde, gördüğü kötü muammeleyi ve aklının daha da kötüye gittiğini okuyoruz.
Ben Gogol ilk defa okudum, itiraf etmeliyim ki hayal gücünün genişliği beni şaşırttı, diğer iki öyküsünde doğaüstü olaylar çerçevesinde de yazmaktan çekinmiyor, klasik yapıtların ağır tasvir geleneğini kırmış.
Burun'da bir sabah uyandığında burnunu yerinde bulamayan ve onu aramaya başlayan bir adamı okuyoruz. Hatta gazeteye ilan vermeye bile gidiyor. Burnu ise kendi bağımsız hayatını yaşamaya başlamış bile, ayrı bir birey gibi...
Palto hikayesi, insanın içini acıtıyor. Yıllarca, eski püskü olana kadar aynı paltoyu giymiş bir adam, iş yerindeki arkadaşlarının alayları sonucunda paltosunu onarması için terziyi ikna edemeyince, kendine yeni bir palto diktirmeye karar veriyor. Ancak bunun için alım gücü yok böylece aylarca para biriktirip bir yandan da terzisiyle paltonun modelini tartışıyor, kumaşını alıyor. Paltoyu diktirebilmek için uzun bir süre için harcamalarını azaltıyor ve bol bol hayal kuruyor. Sonrasını siz okuyun. Aslına bakarsanız kitabın en çok içe dokunan öyküsü bence. Sevgiler