Her pazar olduğu gibi geçen hafta da şehir dışındaydım. 15 km.lik bir yürüyüş yaptık taşlık ve kayalık yerlerde, uçurum kenarında yürümediğimiz için parkurun hayati tehlikesi yoktu ancak bazı parkurlarda bu tehlike bulunabiliyor. Hemen hepiniz duymuşsunuzdur Likya Yolu'nu. Antalya'dan Muğla'ya kadar uzanan, genellikle sahil şeridinde devam eden bir patikadır bu. Hepsini bir anda yürümeye kalkarsanız bir hafta kadar çadırınızla doğada konaklamanız gerekir. İşte bu yolun bir kısmını yürüdük geçen hafta. Kekova, Üçağız; bu yöre aynı zamanda yazın tekne turlarıyla ünlüdür. Günübirlik tekne turları bu adaların arasında sizi gezdirir ve bazı koylarda yüzme molası verir. Denizin altında batık bir tarihi kent de bulunur, yüzerken veya tekneyle giderken bu kalıntıları da izlersiniz, eşsiz güzelliktedir yani :)
Yürüyüşe Demre Çayağazı Yat Limanı'ndan başladık:
Parkur boyunca yeni yeni açan lalelere rastladık, bunlara Anemon da deniyor. Genellikle eflatun renktelerdi.
Bu yürüyüş grubuyla ilk defa yürüdüğümü belirteyim. Yanımda bir arkadaşım yoktu ama orada yeni insanlar tanıdım. Kaliteli otobüsü ve katılımcı kitlesinin yaş ortalamasının diğer yürüyüş gruplarına göre daha düşük olması da hoşuma gitti.
Yürüyüş boyunca manzara harikaydı, çok yoruldum ama kendimi çok iyi hissettim. Fiziksel yorgunluğun böylesi mutluluk veriyor.
Yürüyüşün sonlarına doğru tersaneye ulaştık.
Buraya geldiğimizde köy tek tük evleriyle belirmeye başladı, birkaç kilometre sonra da Kekova Yat Limanı'nın olduğu merkeze ulaştık ve yürüyüşümüz bu şirin yerleşim yerinde sonlandı.
Bu pazar bu parkurun Muğla'ya doğru 2. etabını tamamlayacağız. Ben fotoğraflarla anlatımını yine yapacağım tabi. Hayırlı cumalar :)