31 Aralık 2016 Cumartesi

Sevgili, saygılı bir yıl olsun. Mutlu yıllar!!!


Kutlama mesajımı bir arkadaşımın mesajından aktarıyorum. Çok hoşuma gitti, burada sizinle paylaşabilirim :)

Yılın son günü. Elimizdekilerin kıymetini bilebildik mi? Bilançomuza bakalım. Değerlendirelim. Daha iyisini önümüzdeki anlarda yapabiliriz. Çalışalım. Çalışırsak, emek harcarsak daha güzel bilançomuz olacak. Sağlıklı, keyifli, huzur dolu günleri emek harcayarak, ihtirasa kapılmadan gerçekleştirelim. Dostluklarla, art niyetsiz sevgiyle...

Şevket Atalay


22 Aralık 2016 Perşembe

Yeniyıl

Yeniyıl öncesi ne kadar çok karar alırız ve yeni yıla girdiğimiz ikinci haftadan sonra hepsini unuturuz değil mi? Yıllarca ne kararlar aldık da uygulayamadık, her yılınki birbirine benzer. Uygulayamadığımız şeylerin kararını her yıl yeniden aldık. Benimkilerin başlıcaları: Hergün egzersiz yapmak, koşuya başlamak, sağlıklı beslenmek, daha planlı çalışmak, daha çok para kazanmak... Tamam bunların hepsi önemli, tekrar yazıyorum bunları yeniyıl kararları listeme. Ama en önemlisi, sevgi ve sevda dolu geçsin yeni yıl, huzurlu, barış dolu, sağlıklı. Bu yılı aratmasın gireceğimiz yıl. 

Fotoğrafı şiir ve türkü dinlemek üzere gittiğimiz bir cafede çektik. Yanımdaki komşum ve yeniyılı da hepbirlikte geçireceğiz. Ayrıca dayım ve başka aile dostlarımız da gelecek. Benim en sevdiğim şey bereketli yeniyıl sofrasına değişik bir yemek yaparak katkıda bulunmak. Bu sene de bir meze seçip yapmayı planlıyorum.  

Herşey bir yana, yeniyıla girdiğimiz gece gibi geçsin 2017 senemiz. Dostluk, muhabbet, sağlık ve afiyetle... Sizin yeniyıl kararlarınız neler? Beklentileriniz neler yeni yıldan?

21 Aralık 2016 Çarşamba

Hisarçandır, Gedeller Yürüyüşüm

Bu pazarki yürüyüşümü anlatmadım size. İnanılmaz zorluydu, taşların kayaların üzerinden devamlı tırmandık. Hala bacaklarım ağrıyor inanır mısınız. Gedeller diye bir köye yakın yerden artık sivri zirvenin kaldığı yere kadar tırmandık. Ayağımızın altındaki taşlar devamlı oynuyordu adım attığımızda, yanımız uçurum... Pür dikkat ilerledik devamlı. İlk manzara seyir noktasından fotoğrafımızı yayınlıyorum. Yüzler gülüyor tabi henüz zorlu kısmı tamamlamamıştık. 


Tırmanmanın sonunda aşağıdaki fotoğraflarda gördüğünüz yerde öğle yemeği molası verdik. Önümüzdeki ve arkamızdaki manzaraya buyurun... Bir grup tarihi kaplan kapanlarının izini sürerken biz burada kapana kıstırılmış kaplanlar gibi uzanıp yattık. Hem sohbet, hem dinlence, hem de güneşlenme ile zamanımızı geçirdik.



Bu yolların bir de dönüşü var :) Aynı kayalık yoldan aşağıya inerken fotoğrafta gördüğünüz arkadaşımla sohbet ederken kısa bir süre kaybolduk! Üstelik telefon da çekmiyordu! Sonra biraz geri dönüp arkadan gelen grubun ve artçı rehberimizin sesini duyunca rahat bir nefes aldık...

Köye tekrar indiğimizde Aşıklar Tepesi diye bir kafede yorgunluk biralarımız içtik. Dışarıda manzarayı izledikten sonra içeride sobanın başında şarkılar söyleyip oynadık. Eşsiz bir manzarası vardı kafenin, yorgunluktan takatim kalmadığı için fotoğraf çekemedim. Zaten fotoğraf o görkemli dağ manzarasının ihtişamını anlatmaya yetmez, video çekmeliydim... Bir dahaki sefere artık :*

20 Aralık 2016 Salı

Caribou Coffee

Merhabalar! 

Starbucks'a yıllarca kahve içtim, kahvelerini çok severdim. Son zamanlarda en çok tükettiğim Con Panna'sı iyice bozulunca gitmez olmuştum. Con panna nedir diye sorarsanız: Üzerine köpük krema sıkılmış espresso. Ben o kremayı biraz yerim biraz da kahveyle karıştırırım, tadı yumuşar, ondan sonra içerim. Starbucks'ı bıraktıktan sonra günlerden bir gün Caribou Coffee dükkanını görüp, hadi bir deneyeyim dedim ve onlara Con Panna yaptırdım. Tam anlamıyla ba-yıl-dım. Kahvesi o kadar taze ve iyi demlenmişti ki, insanın ağzında kesinlikle acı bir tat bırakmıyordu.

Geçen cumartesi de kitabımı alıp gittim tekrar. Kargalar Meclisi'ni okudum, burada size yorumlayacağım daha sonra. Kahvemi yudumladım keyifle. Bayağı zaman geçirdim, selfilerimi çektim :)


Türkiye'nin birçok yerinde var Caribou Coffee. Web sayfasından yakınınızdaki şubeyi bulabilirsiniz. Çevrenizde varsa dikkatinizi çekmemiş olabilir o açıdan söylüyorum çünkü bizim buradaki fazla göze çarpmayan oldukça küçük bir mekan. Sevgiler ❤

17 Aralık 2016 Cumartesi

Burdur Müzesi'ndeki Seramikler

Sagalasos'u anlatırken bahsetmiştim, burada en çok çömlek yapımı popülermiş diye, toprakları bu açıdan çok kıymetliymiş yani. Burdur Müzesi'nin bir bölümünde siyah ve kırmızı figür tekniği ile yapılan Attika (Yunanistan) Vazoları vardı. Bu teknik ile yapılan vazo resimlerinde mitolojik ve günlük yaşantıdan alınmış sahneler, kült törenleri en yaygın konular olup Eros, Aphrodite, Dionysos, Herakles, Satyr ve Mainadlar en çok işlenen figürlermiş. Basit fırınlarda ama üstün fırınlama tekniği ile pişirilen Attika vazolarının firnislenmiş (bir çeşit astar) kısımları metalik siyah renge dönüşmüştür. Siyah figür tekniği ile boyanmış vazo resimleri günlük yaşamdan ve mitolojiden olayların yanı sıra özellikle İlyada ve Odysseia destanlarından alınan konuları içermektedir.


Bir de bu tip geometrik şekilli seramikler vardı.


Ben kili elimde şekillendirerek seramik yapmayı çok severim. O yüzden bu bölüm benim için özel bir öneme sahipti. Umarım sizin de hoşunuza gitmiştir. Sevgiler ❤💛💙

16 Aralık 2016 Cuma

Olimpos, Yanartaş Maceram

Antalyamız'ın Kemer ilçesinin Çıralı köyünde Olimpos dağı bulunur, sanırım buraya herkes duymuş ve en az bir kere tatile gelmiştir. Yerli, yabancı turistlerin akın ettiği yer, dağın aşağısında bulunan temiz, güzel plajıdır. İnsanlar doğaya yakın bir biçimde bungalovlarda komün bir halde yaşayarak tatil yaparlar. Biz bu dağa çıktık geçen pazar. 


Dağın tepesindeki kayaların içinden ateş yanar, bu yerin altında bulunan metan gazından kaynaklanır. 


Buranın neden yandığı belirttim ama ben size bunun bilimsel sebeplerinden çok dilden dile dolanagelmiş efsanesini aktarmak istiyorum, Vikipedia'da gayet güzel anlatılmış:

Çıralı plajının kuzeyindeki kayalıklarda yer alan doğal gaz kaynağı, eski Yunan mitolojisi'ne konu olmuştur. Yunan Mitolojisi'ne göre efsane şu şekildedir.
Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u Yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülen BellerophontesArgos kralına sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos Kralı onu Likya Kralı'na gönderir.
Likya Kralı acınacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olympos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. BellerophontesPegassos adlı kanatlı atına binerek Chimera ile dövüşmeye gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılagelen ve Homeros’un bize bu şekilde aktardığı efsaneye göre hala yanan alevler, Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olympos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera Kutsal Ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan “Olimpiyat Meşalesi” Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesidir.

Burada iki tane zirve var biri Aşağı Yanartaş, diğeri ise Yukarı Yanartaş. Biz her ikisine de çıktık. Öğle yemeğimizi Yukarı Yanartaş'ta yedik. Biz buraya ailecek çıkıp sucuk pişirirdik eskiden. İşte o günlerin anısını canlandırmak için bu çıkışımda da sucuk pişirmeden olmazdı. Genelde çevredeki maki dallarından yaptığımız şiş yerine bu sefer doğru düzgün şişimi bile götürdüm.

Yürüyüşün sonunda bir köye indik. Zaten buralara hayranım, devamlı gidiyorum, bir kez daha hayran kaldım. Doğal yetişmiş yabani mersinler, böğürtlenler, çitlembikler arasından, bunları yiyerek giderken, köyün portakal ve nar bahçelerine rastladık. Burada da ağaçta bırakılmış narların tadına baktık. Sonrasında gittiğimiz alabalık restoranında yorgunluk biralarımızı içtik. İşte böyle güzel bir pazar günüydü. Bu pazar yeni maceraların tadına varırım umarım  ve anlatmaya değer olanları sizinle paylaşırım. Hayırlı bir cuma ve mutluluk dolu bir haftasonu dilerim 🙏❤

8 Aralık 2016 Perşembe

Sagalasos Antik Kenti

Burdur gezimin en can alıcı kısmına geldik, inanılmaz güzellikteki Sagalasos Antik Kenti. Bu arada Burdur'u bir turla gezdim ben. Kentin tarihi Büyük İskender'in burayı fethiyle başlamış, üstelik şehrin karşısındaki tepe İskender Tepesi olarak adlandırılmış. Ama bizim rehbere göre Büyük İskender buraya hiç gelmemişti, anlayın turun seviyesini. Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi burayı gezikten sonra Burdur Müzesi'ne gittik. Program şöyleydi: Bucak (kahvaltı), Sagalasos, Ağlasun (öğle yemeği), Burdur şehir merkezi ve müze, Burdur Gölü.

Burdur çevresi toprakları bembeyaz görünür. Sebebi tahmin ettiğim üzere kiraçtaşıymış. Bu kentin gelir kaynaklarının başında çömlekçilik geliyor. Müzede de çok sayıda çanak çömlek gördük. Bunları da yazısıyla birlikte yayınlamayı düşünüyorum daha sonra.

Şimdi şehrin güzelliğini izleyin, günümüze kadar fazla bozulmadan korunarak gelmiş en güzel antik kentlerden biri bence.





Dyonisos ve Satyr M.S. 160-180

7 Aralık 2016 Çarşamba

Markus Aurelius

Yine Burdur gezimden devam ediyorum. Bu heykel başı da Sagalasos antik kentinde bulunup müzeye taşınmış. Markus Aurelius herşeyden önce çok önemli bir felsefeci olarak adını duyurmuştur. Ben bir kitabını almıştım, bir kısmını okuyup bırakmıştım ama sanırım tekrar ele almanın zamanı geldi.

Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi Hadrianus'un evlatlığı olan Markus Aurelius, hükümdarın ölümünden sonra eski Roma'ın başına geçmiştir. Önce Vikipedia'dan bilgilerle devam edip sonra Burdur müzesinden edindiğim heykel ile ilgili bilgileri aktaracağım.

Sıkmadan, kısaca...

Marcus Aurelius Antoninus Augustus (26 Nisan 121 – 17 Mart 180161 - 180 yılları arası Roma İmparatoru. 96 - 180 yılları arasında görev yapan Beş İyi İmparator'dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir.
Adını ilk olarak Asya'da yeniden güçlenmeye başlayan Pers İmparatorluğu'na karşı ve limes Germanicus (Cermen sınırı) boyunca Cermen kabilelerle yaptığı savaşlar ve ardından Tuna nehrini aşmasıyla duyurur. Doğuda, Avidius Cassius önderliğindeki bir isyanı bastırmıştır.
Marcus Aurelius'a ait (Meditations / Kendime Gözleyişim) adlı felsefi eser 170–180 arasında savaştayken yazıldı. Eser edebi bir başyapıt olarak günümüzde bile hala saygı görür ve "mükemmel vurgusu ve sonsuz narinliği" ile övgüyü hak eder. 

Savaşmak zorunda kaldığı bilgisini aldık, ancak tesis ettiği barış ortamı O'nun hakimiyetinden 
sonra  sona ermiştir.  Sagalasos'ta tiyatro ve hamam da dahil olmak üzere şehircilik konusundaki 
yapılara ek olarak bir çok anıt O'nun döneminde yapılmıştır ama mali sıkıntılara da sebep olmuştur. 
Resimde görülen heykel başının tüm gövde ile büyüklüğü Hadrian'ınkinde olduğu gibi 5 m.'yi 
geçmektedir. İris kısmı işlenmemiş gözler ve saçlarda kısıtlı matkap kullanımı heykelin M.S. 165
yıllarında yapılmış olduğunu gösterir.

6 Aralık 2016 Salı

Hadrianus

Bu pazar Burdur kültür gezisine katıldım. Bucak'ta kahvaltı ettikten sonra, Sagalasos antik kentini gezdik. Daha sonra o yörede bulunan tarihi eserleri Burdur Müzesi'nde gördük. Antik kentte birkaç heykel vardı ama bunlar imitasyonmuş. Orijinalleri müzede saklanıyor. Müzenin hemen girişinde Hadrian heykeli başı, yanında da kocaman bacağı vardı. Heykelin toplam büyüklüğü 5 metreymiş. İmparatorun gençlik yıllarına ait heykel, Roma hükümdarlarının traşlı ve kısa saçlı betimlemelerinden farklı olarak, imparator heykellerine antik Yunan tipi kıvırcık saç ve sakalı getirmiş. Kullanılan beyaz mermerin Afyon İscehisar'dan getirildiği tahmin ediliyor, heykeltraşın da bu yöreden geldiği belirtiliyor.

Hadrian'ın kim olduğunu merak ettiyseniz, Vikipedia'dan alınmış aşağıdaki yazıyı okuyabilirsiniz. Burdur gezimle ilgili paylaşacak çok şey var bu sadece bir başlangıç :) Daha sonra yazacağım Marcus Aurelius'un, Hadrianus'un evlatlığı olduğunu da burada belirtmekte yarar var.

Publius Aelius Traianus Hadrianus (24 Ocak 76 – 10 Temmuz 138)

Bir söylenti Hadrian'ın İspanya'da doğduğunu anlatsada da, kendi yazdığı ve şimdi kayıp olan otobiyografisine göre Hadrian, Roma'da 24 Ocak 76'da İtalyan kökenli ama kuşaklar boyu İspanya da yaşamış bir ailenin üyesi olarak doğdu. Praetorian dereceden bir senatör olan Babası Publius Aelius Hadrianus Afer, zamanının çoğunu Roma'da geçirirdi. Hadrian’ın ataları İtalya'daki antik bir kent olan Picenum, Hadria'dan gelir, ancak aile Scipio Africanus Major'un Hispania Baetica'yı fethinden hemen sonra buradaki Italica şehrine yerleşmişlerdir. Hadrianus Afer, gelecekteki imparator Trajan'ın kuzeniydi. Karısı Domitia PaulinaGades'dendi (Cadiz) ve Domitii'ler başka bir İspanya kökenli aileydi. Hadrian'ın Genç Domitia Paulina adında bir kız kardeşi vardı. Afer'in 85 civarında ölümünden sonra o sıralar dokuz yaşında olan Hadrian, Trajan ve Publius Acilius Attianus'un vesayeti altına girdi (daha sonra Trajan’In Praetorian Prefect'i olan). Hadrian, döneminin genç aristokratları gibi değişik konularda eğitildi ve Yunan Edebiyatı öğrenmeye olan düşkünlüğü nedeniyle kendisine Graeculus ("Küçük Yunan") lakâbı verildi.
Hadrian 14 yaşındayken Italica'yı ziyaret etti ve orada askere yazıldı ancak bundan sonra gelişiminden sorumlu olan Trajan tarafından geri çağrıldı. Onuruna colonia yapıldığı halde Hadrian Italica'yı bir daha hiç ziyaret etmedi. İlk askeri görevi Lejyon II ''Adiutrix'' tribune'lüğüydü. Sonra, Germanya'daki Lejyon I ''Minervia'''ya transfer oldu. 98'de Nerva ölünce Hadrian, Trajan'ı hemen şahsen bilgilendiren ilk kişiydi. Önce yukarı Pannonia lejyon'una legate ve sonunda da aynı eyalete vali oldu. Aynı zamanda kısa bir süre için Atina archon'u ydu ve Atina vatandaşlığına seçilmişti.
Hadrian Dacia'lılara karşı yapılan savaşta oldukça aktifti (Lejyon V ''Macedonica''legate'si olarak) ve rivayete göre başarıları içim Trajan'dan ödüller kazanmıştı. Saltanatında askeri eylemlerin yokluğuna bağlı olarak, Hadrian'ın askeri becerileri hakkında çok fazla bilgi yoktur, her halukârda ordu hakkındaki güçlü ilgisi, bilgisi ve yönetim becerisinin ispat ettikleri onun olası stratejik yeteneğini gösterir.
Hadrian, Trajan'ın İran seferine onun karargâhında legate olarak katıldı. Hadrian ne başlangıç aşamasındaki zaferlerde, ne de savaşın ikinci aşamasında isyan Mezopotamya'ya yayıldığında kayda değer bir şey yaptı. Her halukarda Suriye valisinin artan huzursuzluğu düzenlemek için Dacia'ya gönderilmek zorunda kalınmasının ardından, Hadrian'a bir yerdeğiştirmeyle Suriye valiliğine getirildi ve kendisine özgürce komuta etme yetkisi verildi. Trajan ciddi olarak hastaydı ve Roma'ya dönmeye karar verdi. Hadrian, ordunun arkasını kollamak için muhafız olarak Suriye'de kaldı. Trajan, iyice hastalanmadan önce ancak Selinus'a kadar gelebildi. Hadrian, her halukârda apaçık halef olduğu halde henüz Trajan'ın varisçisi olarak evlat edinilmemişti. Karısı Plotina (Hadrian destekçisidir) tarafından refakât edilen Trajan, ölüm döşeğinde yatarken, sonunda Hadrian'ı halefi olarak evlat edindi ve ardından öldü. İddialara göre olayların şekli başka türlü olsaydı sorun bu kadar sessiz çözülemezdi.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Biraz da Maneviyat

Bu yazımda ben size eski bir duayı aktaracağım ama bununla ilgili verilen bilgileri unuttum, yani ne zaman söylenmiş, hikayesi nedir vs. Pranik Şifa öğreten bir arkadaşım var, O bu duayı İngilizce'den çevirip, çıktısını alıp bize vermişti. Buluştuğumuz zaman daha fazla bilgiyi hatırlatmasını isteyip sizinle paylaşabilirim :) 

Michelangelo - Adem'in yaratılışı
Şimdi duamızı kalbimizle okuyalım...


Büyük Yakarış

Tanrı'nın Zihninin içindeki Işık noktasından
İnsanların zihinlerinden içeriye ışık aksın.
Işık dünyaya insin.

Tanrı'nın Kalbinin içindeki Sevgi noktasından
İnsanların kalplerinden içeriye Sevgi aksın.
Tanrı'nın Yüce Habercisi Dünya'ya dönebilsin.

Tanrı'nın iradesinin bilindiği Merkezden
İnsanların küçük iradelerine Amaç yol göstersin
Üstatların bildiği ve hizmet ettiği amaç.

İnsan ırkına seslendiğimiz merkezden
Sevginin ve Işığın Planı yürüsün
ve şeytanın yaşadığı kapıyı mühürleyebilsin.

Işık ve Sevgi ve Kudret Dünyadaki Planı düzeltsin.

-Alice Bailey kanalıyla Üstat D.K.

2 Aralık 2016 Cuma

Benim sevmekten başka işim yok ki

Bugün hayatı seviyorum,
Yarın da bir neden bulur severim..
Daha sonra yeniden keşfeder,
Yeniden severim..
Benim sevmekten başka işim yok ki..

Cemal Süreya


İşte benim güzel bir gece geçirdikten sonra sabah uyanınca hissiyatım. Bir de güneş açmış pırıl pırıl parlıyorsa, değmeyin keyfime. Dün bir arkadaşımla Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar filmine gittik, güzel bir yemek yedikten sonra.


Film biraz çocuksu ama çok eğlenceli, memnun ayrıldık. Bana günlük hayatı unutturabilen herşeyi seviyorum. İş çıkışı kendinize zaman ayırın. Unutmayın güzel bir gün, geceden başlar.

Cuma gününüz hayırlı, haftasonunuz mutluluk dolu geçsin...

1 Aralık 2016 Perşembe

Gooogoook: Yeni Yıl Çekilişi

Bayanlara yönelik yılbaşı çekilişi var duyurulur :) Ben katııyorum, siz de şansınızı denemek isterseniz buyurun:

Gooogoook: Yeni Yıl Çekilişi: Merhaba,  Bu sene blog takipçilerime hediye verememiştim, yıl bitmeden bir yeni yıl çekilişiyle yılda bir kere de olsa bloğumu izleyen...