29 Aralık 2015 Salı

Hayatımızdan Gelip Geçen İnsanlar Üzerine

Günaydın :)

Çöp bidonu gibi olan insanlara karşı sevgi kalkanı...

Yine bir kişisel gelişim yazısı olacak bu. Bazen aklınıza gelen en ağır küfürleri hakeden insanlar vardır ya, onlarla ilgili. Hayat her zaman karşımıza iyi insanlar çıkarmıyor maalesef. Bazı insanlar, hayat küskünleri, insanlara olan kırgınlıklarının, güvensizliklerinin bunu onda oluşturan kişilere karşı ve o olayları irdeleyerek değil de, masum insanlardan çıkarır acısını. Sonra her olay karşısında aynı benzetmeyi yapıp her işe, ilişkiye baştan yenik başlarlar aslında, bu da öfkeyi arttırır. Hatta size de bu sekilde davrandıkları içın bu davranış kalıbını benımsemeye eğilimli hale getirirler sizi de. Hayat nasıl düşünürsek karşımıza onu getirecektir. Yani sizin düşüncenizde olumsuzluklar varsa evren de bunu destekleyecek, olumsuzlukları getirecektir. Ancak şimdi konumuz size karşı şu bahsettiğimiz hayata küskünlerin size karşı davranışı... Bu davranış tarzı sizi zorlayabilir, siz de o kişiye karşı öfke, varlığından sıkıntı duyabilirsiniz. Kötü düşünceleri, enerjiyi pozitife dönüştürmek zordur. Ama bunu yapabilirseniz sağlıklı ve enerjik kalabilirsiniz. Aksi takdirde kin dolu düşünceler size yük getirir, sizi ağırlaştırır. Yazarlık atölyesinde bir arkadaşımız şoyle bir yazı yazmış, çok hoşuma gittı:

"Çöp bidonu gibisin dostum,
Evet için dolu tıka basa
ama rengin gri..."
                         Şevket Atalay

Tavsiyem, bu tip insanlardan olabildiğince uzak durun...

Mevlana'nın güzel bir sözüyle bitireyim...


İyi haftalar ...

25 Aralık 2015 Cuma

Yaratıcı Yazarlık Denemeleri II

Yaratıcı yazarlık sınıfımızda 2. ödevimiz bir çöp bidonu üzerine yazmak. Bakın benden nasıl bir öykü çıktı, bu bir anı aynı zamanda...
İş merkezlerinin, plazaların bulunduğu Perge Caddesi Kavşağı'nda, bir çöp bidonunun arkasında çömelmiş, çıkardığı bir poşetteki yemek artıklarını yiyordu parmağının ucunu ağzına götürerek. Bozulmamış ne kalmış olabilir orada diye düşündüm... Sonbahar mevsimine yeni girmiştik ama Antalya yazı yaşıyordu hala. Başında siyah bir bere vardı, belki tanınmamak için takmıştı ama şehrin en işlek kavşaklarından birinde izole olmak imkansızdı... İri atletik bir yapısı, hoş yüz hatları vardı. Yıkanıp takım elbise giyse, plazalarda çalışan iş adamlarının çoğundan daha karizmatik olabilirdi.
Ülkemde yaşanan fakirliğin ete kemiğe bürünmüş hali karşımda duruyordu. Allak bullak etti kalbimi, yüz ifademi; o anda ve sonra birkaç kere daha...

Resim kaynağı: dixieswanson.com

22 Aralık 2015 Salı

Kişisel Gelişim: Bir alıntı hikaye daha


Bugünlerde uyanıp yataktan çıkmak ne kadar zor değil mi? Yani özellikle kışın soğuğunda. O yüzden bu yatan sevimli kedileri koydum bu hikayenin başına. Zor da olsa yataklarımızdan kopup işimize gidiyoruz ama hala uykuluyuz hala aklımız dergi, kitap, blog okumakta, en azından benim :)

Kişisel gelişim alanında alıntı hikayeleri biraz da bu yüzden yazıyorum blog'a. Bazen işe giderken kendim bile açıp tekrar okuyorum, yüzüme bir gülümseme yayılıyor o zaman. Şimdi hikayemize geçelim:

- "Benimle konuşmak mı istiyorsun ?" diye sordu bilge. 
- "Eğer vaktiniz varsa" dedim, gülümsedi. 
- "Benim her zaman vaktim vardır" dedi... "Bana ne sormak istiyorsun?"
- "İnsanoğlu seni ençok hangi yönüyle şaşırtıyor?"
- "Çocukluktan sıkılıp hemen büyümek istiyorlar. Büyüyünce de tekrar çocuk olmak... Yarınından endişe ederken bugünü unutuyorlar. Ne bugünü, ne de yarını yaşayabiliyorlar. Para kazanmak için önce sağlıklarını harcıyorlar. Sonra da sağlıkları için paralarını. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar ve de hiç yaşamamış gibi ölüp gidiyorlar."

Bilge elimden tuttu ve sonra boşluğu bir sessizlik doldurdu. Sordum:

- "Anne baba olarak çocuklarıma ençok neyi öğretmeliyim?"
- "Kimseye kendilerini sevdiremeyeceklerini. Ancak kendilerini sevilebilecek biri yapabileceklerini. İnsanların emeklerinin satın alınabileceğini, kalplerinin ve akıllarının ise kazanılabileceğini. Affetmenin affederek ve öğrenmenin öğreterek öğrenilebileceğini. Zenginliğin, hayatta çok şeye sahip olmak değil; en az şeye ihtiyaç duymak olduğunu... Aynı şeye bakan insanların herbirinin farklı şeyler gördüğünü. Önemli olanın neye baktığın değil, ona nasıl baktığımız olduğunu... Gücün kaynağının para ve mevkii değil; gönül ve ilim olduğunu... Kinin kalbe ağırlık olduğunu... Hata karşısında özür dilemenin gerçek büyüklük olduğunu. İnsanın özünün sevgi olduğunu; ama nasıl göstereceklerini ve söyleyeceklerini bilmeyen çok seven insanların olduğunu öğret ve sen de unutma... Ölüm yaşlılığa yakıştırılır ama herkes ölecek yaştadır."

İçinizdeki bazı soru işaretlerini çözmüş olması dileğiyle, iyi haftalar :)

20 Aralık 2015 Pazar

Yeni Yıl ve Yeni Kitaplarım


Yeni yıl yeni dilek ve umutlarla geliyor. Ben şu ana kadar yeni kararlar almadım ama dileklerim yazının sonunda... Artık daha çok her yeni gün yeni bir başlangıç gibi düşünüyorum aslında. Yani kararlar ve bunları uygulamak için yeni bir yılı beklemeye gerek yok. Başlayan her yeni gün yeni kararlarımızı uygulamaya koyabiliriz...

Bu ara bir hafif bir de ağır yeni kitap aldım. İkisine de okumaya başladım. Buraya kış 18 Aralık'ta yeni geldi, tam olarak havalar soğudu. Daha önce bahar havası... Ben de Sonbahar'la ilgili bir kitap seçtim. Dostluğun aşka dönüştüğü bir hikayeyi anlatan "Sonbahar Aşkı". Anlaşılacağı üzere bu hafif romanım.

Yaratıcı Yazarlık Atölyesine başladığımda ise hocamızın okumamız için tavsiye ettiği kitaplardan biri Vedat Türkali'nin "Birgün Tek Başına" kitabı. Tarzı biraz Oğuz Atay'a benziyor. Tutunamayanlar kadar da kalın. 

İşim olmadığı zamanlarda bu kitaplarımla başbaşa kalmaktan oldukça keyif alıyorum...

Yeni yılda kendimize ayırabileceğimiz daha fazla zaman diliyorum öncelikle, ayrıca bol bol seyahat etmek ve yeni yerler görmek için daha fazla para. Peki sizin yeni yıldan beklentileriniz neler?



17 Aralık 2015 Perşembe

Yaratıcı Yazarlık

Merhaba :)

Ben bir atölye çalışmasına katılıyorum, iki gün önce başladı ve adı "Yaratıcı Yazarlık". Çok keyifli geçen ilk dersten sonra hocamız bize bir yazı ödevi verdi. Yazı şu kelimelerle başlayacak: "Önce kapı açıldı..." ve devamını istediğimiz gibi getireceğiz. Ben bu hikayeyi yazdım ve burada sizinle de paylaşıyorum, bakalım beğenecek misiniz? :)



Önce kapı ve açıldı ve içeriye giren soğuk rüzgar şöminenin ateşinin yalımını ocağın içinde geriye savurdu. Ben ve çocuklar, ürpererek önü açık hırkalarımızın uçlarını çekiştirip vücudumuza sardık. Arda Bey kapıda belirdi ve içeri girdi. Meraklı gözler O'nu izlerken çocukların şömine başında oturduğu taraftaki koltuğa kendini bıraktı. 

Yılbaşına girmek için seçtiğimiz bu ormanlık içinde ve karlar altındaki tatil köyünde artık hepimiz birbirimizle tanışmış, birkaç çift kelime laf etmiştik. Bazılarımız ahbap olmuştu bile. Yemeğimizi ana salonda bir pop müzik grubunun canlı performansını dinleyerek, kar yağışı eşliğinde yemiş, sonra biz ve diğer bazı aileler bu küçük sayılabilecek sıcak odaya geçmiştik. Keman dinleyerek, elimizde sıcak şaraplar, kah şömine ateşine dalıp sessizleşerek, kah sohbet ederek yeni yıla girmeyi bekliyorduk.

Arda Bey genç bir bayana bir hikaye anlatmaya başladı ve bu hikayeyi duyan çocukların cıvıltıları ağır ağır azaldı ve yok oldu. Bu gizemli hikaye şimdi odadaki herkesi sarmıştı. Meraklı bakışlar altında dinlenen hikaye bittikten sonra Arda Bey yerinden kalktı, odayı terketti ve ardından kapıyı kapattı. 

15 Aralık 2015 Salı

Bir Güzellik Yap Kendine

Arasıra böyle internetten bulduğum güzel alıntıları paylaşıyorum biliyorsunuz:

Bir güzellik yap kendine!..
Ve sadece sahip olduklarını düşün; mutlu ol onlarla.
Sahip olmadıkların üzülsün, senin olmadıklarına.

Bir güzellik yap kendine!..
Keşkeleri hiç düşünme, mutlu ol seçimlerinle.
Bırak keşkeler üzülsün senin seçimlerine.

Bir güzellik yap kendine!..
Her yeni günü senin günün ilan et ve şımart kendini olabildiğince.
Bırak dünler üzülsün seçilmediğine

Bir güzellik yap kendine!..
Kalbinde daha büyüt sevgisini sevdiklerinin.
Bırak sevmediklerin üzülsün kalbinde yer yok diye.



Bir güzellik yap kendine!..
Sev kendini kimselerin sevmediği kadar, mutlu ol varlığınla.
Bırak seni sevmeyenler üzülsün,
Yüreklerine sığmayacak kadar büyüksün diye.

İyi haftalar...

13 Aralık 2015 Pazar

4. Uluslararası Gitar Festivali'nden Çekimler

Bu festival 4 senedir benim burnumun dibinde düzenleniyormuş da benim haberim yokmuş! Evime o kadar yakın bir yerde ki öğleden sonra festivalde bulunup evde yemek yedikten sonra akşam konserine de katılabildim. Dün böyle geçti, ondan önceki gün de gittim yani 1 gününü kaçırdım sadece, 3 günlük festivalin. Süpriz video çekimleri yaptım, sizlere de sunacağım en güzellerini, çok keyifliler! :) Yanlız maksimum dosya boyutunu aştıkları için yüklemedi Blogger'a. Ben de bunları Youtube'a yükleyip buraya alacaktım ancak bazıları dik çekilmiş görünüyor, birini yükledim ben de:



Müzisyenler bağımsızdı, festival için solo veya birlikte repertuar hazırlamışlar. Yani sabit bir grup yoktu aynı müzisyenleri farklı gruplar içinde çalarken gördük.



Yukarıdaki fotoğraftaki gitarist Alper Kargın'ı çok severek dinledim. Perküsyondaki Cristobal Sanchez'le birlikte de çaldılar ve çok sempatiklerdi. Daha sonra kemanda Serdar Pazarcıoğlu ile bir parça seslendirdiler, ah çok güzeldi, çekimi de var ancak doğru çekmemişim. Çok üzüldüm, dinlemenizi isterdim...

Klasik gitar parçaları, flemenko ve Türk müziği yorumlamaları vardı. Ben en çok flemenkoyu beğendim. Bu alan bana değişik geldi biraz da. İspanyol müzikleri, danslarını izleme isteği de uyandırdı.

2 gün tüm etkinliklerine giderek gitara biraz olsun doydum anlayacağınız. Keşke daha olsa, daha da gitsem :) Devamı seneye artık...

Mutlu bir pazar günü olsun ❤️ :)

6 Aralık 2015 Pazar

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü

Üniversitede olsun, şimdi meslek odamızda olsun, biraz sosyal yanımın kuvvetli olduğunu görenler, beni hep kadın haklarını koruyan komisyonlara, oluşumlara davet etmiştir. Ben mesleki faaliyetlerde daha çok söz sahibi olmak isterken kendimi ayrımcılığın tartışıldığı kadın komisyonlarında buldum. Aslında ironik bir yanı var, gerçekten çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu harita mühendisliği mesleğinde iş hayatında beni dışarıda bırakmaya meyilli zihniyeti eleştirmem için bu meslek dalının odası, beni kadın komisyonunda görevlendirdi  :)

Bende de genel anlamda hakların tanınmıyorsa o ortamdan uzaklaş zihniyeti var. Yani ben birşeyleri elde edebilmek için kendimi yırtmak, yıpratmak yerine medeni bir ortamda potansiyelimi kullanmayı seviyorum. Bu kadın komisyonlarıyla da fazla işim olmadı. Uzun süre içlerinde kalmadım, çünkü fırsat verilirse, bu kadınların da erkekler gibi dayatmacı olduğunu gördüm. Sorun şu ki güç kimin eline verilirse, kadın veya erkek farketmez, ezmeye çalışıyor. Yani ya bu oyunun kurallarını bilerek oynayacaksın, ya da kendi yoluna gideceksin.



Bir kadın olarak, haklarımın ihlal edildiği hemen her durumu yaşadım. Meslekte ayrımcılık yaşadım, herkese hakkı verilmesi gereken yerde başkaları hakkıma el uzattı ve kaptı. Büromun ve evimin yakınlarında tacize uğradım, hem de yıllardır tanıdığım biri tarafından! İşyerinde işveren tarafından tacize uğradım. Tacize uğramadığım iki yer var, üniversite ve evimin içi. 

Allah babamın vefatından sonra beni neredeyse O'nun kadar iyi kalpli ve saygılı bir adamla karşılaştırdı. Bana hep destek, tam destek olan sevgilimin yanında çok huzurlu ve rahatım.   

Şunun bilinmesi gerekir, kadına şiddet sadece tekmelenmesi veya tokat atılması değil. Sözlü veya hareketlerle, tavırlarla yapılan şiddet veya mobbing de çok strese sokuyor ve bunlar da şiddet kapsamına giriyor.

Sevgi, şefkat ve özverinin simgesi olarak görülüyor kadınlar, yüceltiliyor bu şekilde erkekler tarafından bu günde, bu doğru ama aynı zamanda bu özelliklerinden dolayı da bazı erkekler eziyor kadınları.

Kadınlar dayak yediği veya sözlü tacize uğratan kocalarını sevgiyle affedebiliyor ama bu erkeği daha da azdırıyor. Şunu söyleyebilirim ki tacize bir yakınınız tarafından uğruyorsanız, bu durumun bir gün değişeceğini hayal etmeyin. Sizi gerçekten seven birisi size zarar verecek birşey yapmaz, kıyamaz.

Bir gün gecikmeli bir yazı oldu ama... ;) İyi pazarlar...

3 Aralık 2015 Perşembe

Gooogoook: Yeni Yıl Hediyem Lancome Coffre Set

Takipçisi olduğum bir bloğun hediye çekilişi. Bir göz atmanızı öneririm, beğenirseniz katılın. Benim parfüme ihtiyacım var, kaçmaz! :)

Gooogoook: Yeni Yıl Hediyem Lancome Coffre Set: Merhaba, Yeni yıla oldukça az zaman kaldı, aslında takipçilerime kendi diktiğim bir çalışmayı hediye etmek istiyordum ama iki önceki y...

1 Aralık 2015 Salı

Güzel Sözlere Rastladım Pinterest'te


Dün akşam şirin mi şirin fotoğrafların eşiliğinde birsürü güzel söz, kısa kısa alıntılar okudum Pinterest'te. En beğendiklerimi de telefonuma yazdım, tabi sözlerin hepsi İngilizce. Şimdi onları Türkçe'ye çevirerek aktaracağım size :)

***** Neredeyseniz tam olarak orada olun, aksi takdirde hayatı kaçırırsınız. Budha

***** Acının kaynağı bağlılık/bağımlılıktır. Budha

***** Sakinlik hareket etmemek değildir. Huzurla hareket etmektir.

***** Sevgiyle ne kadar motive olursanız, hareketleriniz o kadar korkusuz ve özgür olur.

***** Öyle bir şekilde sevmelisiniz ki, sevdiğiniz insan kendini özgür hissetsin. Thich Nhat Hanh

*****  Zihinle yaşadığımız zaman, hayat zordur, çok zordur. Kalple yaşadığımız zaman, hayat tatlıdır, çok tatlıdır. Sri Chinmoy

Biraz az gelmiş olabilir ama ben gittikçe daha seçici oluyorum sanki. Küçük de olsa bir ışık yakmış olmak umuduyla, iyi çalışmalar... 

www.poppyloves.co.uk